Karantina süresince evde çokça vakit geçirdik. Gezilerimizi iptal edip, uçak biletlerimizi açığa aldık. Dört duvarın arasında sıkıştığımız bugünlerde herkes kendine farklı meşgaleler buldu. Kimi ekmek yaptı kimi kendini bitkiye veya dekorasyona adadı hatta yap-boza geri döndü ve nice sayamadığımız işlere…
Bu süre zarfında karşı kıtaya yerleşen bir arkadaşımızın macerasını dinledik. Bir iki tane daha röportaj eklemeyi düşünüyoruz.
Lafı daha fazla uzatmadan film, dizi ve kitap önerilerimizi buraya bırakıyoruz. Eğer sizin de önerileriniz varsa yorumlar kısmına bekleriz. 🙂
Karantina Günlerinde İzlediğimiz Filmler
Amerikan Fabrikası
Amerikan Devi General Motors’un kapanan fabrikası yerine Çinli Fuyao adlı araç camı üreten şirketin 2.000 yeni Amerikan işçi ve şirketteki Çinliler ile birlikte çalışma durumlarını anlatıyor. Bu anlatı da sendikalaşmama, Amerikan ve Çin kültürlerinin çatışmalarını, şirketin Çinli CEO’sunun kararlarını yakından izliyorsunuz. Oldukça başarılı bir prodüksiyon olmuş. Zaten 2020 Oscar Ödülleri’nde de En İyi Belgeseli de kapmış. İlginç bir anektodu da eklemeden geçemeyelim: Belgesel, Barack Obama ve Michelle Obama’nın prodüksiyon şirketinin yapımı.
7. Koğuştaki Mucize
Memo ve Ova karakteri o kadar iyi seçilmiş ve konu öyle güzel işlemiş ki bu filmin duygusuna kayıtsız kalana duygu yoksunluğu teşhisi koyarız. Doktor değiliz ama biz de insanız. Aras Bulut, Rain Man’deki Dustin Hoffman gibi bir oyunculuk çıkarmış valla, helâl olsun. İlker Aksum ve Sarp Akkaya’ya ayrıca parantez açarak bitiriyoruz. Mutlaka izleyiniz, son zamanlardaki en iyi Türk yapımlarından. Gerçi gişe başarısı da bunu kanıtlıyor, tabii coronadan önceydi bunlar.
Icarus
Bu da Akademi’den Oscar’ı hak etmiş başka bi’ belgesel. Lance Amstrong’tan olayı ile hızlı yükselen doping kullanımı ve anti-doping çalışmalarından sonra Rusya’nın Olimpiyatlardan men edilmesini konu alan ve bu süre zarfında arka planda dönenleri Grigory Rodchenkov gibi bir adamın ağızdan dinlemenizi sağlayan adeta ağzınızı açık bırakacak bir yapıt. Sporseverlerin kaçırmamasını tavsiye ederiz.
6 Underground
Tipik bir Michael Bay filmi. Boom! Boom! Boom! Kafa boşaltmak için kullanılabilir. Başka bir şey de yok zaten.
Karatina Günlerinde İzlediğimiz Diziler
The English Game
Şimdi iki dizi (aslında ikincisi bir belgesel) arka arkaya izleyeceksiniz. Önce
The English Game ile ada futboluna giriş 101 yapacaksınız. Futbolun beşiği olan Büyük Britanya’da futbolun endüstriyelleşme konusunda emeklemelerini ve futboldaki işçi sınıfının yükselişini, ticarileşmesini güzelce işlemiş. Oldukça keyifli bir mini dizi.
Sunderland ‘Till I Die
The English Game’in kibarlığı ve asilzadeliğinden sonra bolca küfür ve tezahürat ile İngiltere’nin Sunderland FC takımının senaryo yazsanız bu kadar iyi olmayacak iki sezonunu kulüp, oyuncular, teknik heyet ve en güzeli taraftarların gözünden izliyoruz. Futbolseverler kaçırmamalı!
Unortodoks
Williamsburg’daki yaşayan çok genç bir Hasidik Yahudi kızın zorlu hikayesini konu alıyor. Başrol Esther mükemmel seçim olmuş. Gerçek hikayeden uyarlanan bu yapıtın, kamera arkasındaki hazırlıkları ise tek kelime ile muntazam.
The Stranger
Senaryosu güzel ama oyunculukları ve karakterleri fena değil bir mini dizi. Son bölümlere geldikçe daha da merak uyandıran türden bir seri. Hafta sonu güzel vakit geçirmelik, sizi yormayan bir yapıt. Başrolde de Hobbit’ten bildiğimiz Richard Armitage var.
Masum
En son böyle güzel bir tadı Şahsiyet’te almıştık. Gerçi ortada büyük ortak nokta var: Haluk Bilginer. Sadece üstat değil; Okan Yalabık, Serkan Keskin, Ali Atay ve diğerleri. Ekip oldukça güzel seçilmiş. Arka arkaya açtıran dizilerden…
The Good Place
Tamamını bitirmedik ama 4 sezonu da Netflix’de. Friends ya da türevi diziler gibi gülmekten karnınıza ağrı girmiyor ama oldukça tatlı bir tonu var. Kolay lokma, 20 dakikalık diziler olur ya işte bu dizi öyle bir dizi. İşte bu o kategoriye giriyor. Bir şans verin deriz, ilerledikçe daha güzel oluyor. Jason karakter muhteşem düşünülmüş! 😀
The Last Dance
Başrol kadar iyi seri. Tarihteki en iyi spor belgesellerinden biri olabilir. Karantina döneminde ilaç gibi geldi. İyi ki Chicago Bulls takımı ve yönetimi izin vermiş ki Michael Jordan’ın son sezonunu –neredeyse– tüm çıplaklığı ile görmüş olduk. Rodman’ın Michael ve Phil Jackson ile ilişkisi, Michael Jordan’ın nasıl bir başarı manyağı olduğu, aslında MJ olmanın ne kadar zor olduğu, Jerry Krause gerçeği ve daha fazlası…
Bundan sonra Michael Jordan “Neden Dünya’nın gelmiş geçmiş en iyi basketbolcusu?” sorusuna cevap olarak 7. bölümün sonunu izleteceğim. Teşekkürler Michael!
After Life
Ricky Gervais mizahı bekliyorsanız oldukça yanılıyorsunuz. İlk sezonunun ne kadar üzerine çıkabilir diye düşündük ama Ricky’nin ne kadar akıllı bir zat olduğunu unutmuşuz. Bir günde tüm bölümleri peş peşe bitirdik. Çok çok iyi yaklaşım.
Formula 1: Drive to Survive
Hangi pilotun nasıl bir nane olduğunu gösteren muhteşem prodüksiyona sahip belgesel. F1 fanı olmasanız da sizi içine çeken bir seri. Laf kalabalığına gerek yok.
Karantina Günlerinde Okuduğumuz Kitaplar
Canım Aliye, Ruhum Filiz – Sabahattin Ali
Sabahattin Ali’nin eşine ve kızına yazdığı mektupları görüyoruz. Hayatını, düşüncelerini, aile ve arkadaş ilişkilerini, işini detaylıca değerlendirme fırsatı sunuyor. Stalk’un dibi yani, öyle You izlemeye benzemez! Keşke bu mektuplara gelen cevapları da okuma fırsatımız olsaydı. Kızı Filiz Ali’nin bir iki kitabı varmış. Bir de o taraftan dinlemek lazım ya da kızını tanımak lazım.
Sırça Köşk – Sabahattin Ali
Hazır Sabahattin Ali’den gittik. Öykülerini de okumazlık etmemek lazım. Canım Aliye, Ruhum Filiz’de öykülerin isimleri mektuplarda mevzu bahis oluyor. Okuyunuz.
Kafamda Bir Tuhaflık – Orhan Pamuk
Okuduğumuz ilk Orhan Pamuk romanı, biraz geç kaldık farkındayız. Normalde çok ağır bir dili olduğunu düşünürdük ama oldukça akıcıydı. İstanbul’un yozlaştığı, bina üstüne bina dikildiği kısaca şehrin içine edildiği zamanlarda geçiyor.
Muhteşem Gatsby – F. Scott Fitzgerald
Filmi izlemeden kitabı okuyalım dedik. Filmi henüz izlemedim ama kitap sandığımızdan akıcı çıktı. Bakalım Leonardo başkan, güzel kitabın hakkını vermiş mi?
O Muydu? – Stefan Zweig
Klasik bir Stefan Zweig öyküsü, birkaç saatte bitirilir. Kısa bir yolculukta tam size eşlik edecek tatta.
Bağbozumu Şarkıları – Şükrü Erbaş
Şiirlerini genel olarak sevdik. Özellikle “Dolap” şiiri karantina günleri için yazılmış hissi uyandırdı. Hep roman olmaz, dörtlükler mısralar lazım azizim. (Bu azizim de Gatsby’den kaldı. 😀 )
Evde spor yapmayı da ihmal etmedik. Bu arada spor salonları açılsa da biz bir süre gitmeyeceğiz. Bizim uyguladığımız Shaun T‘nin 8 haftalık Insanity: Max Out programı oldu. Oldukça faydalı, etkisini gördük. Hareket etmek çok önemli!
Sağlıcakla kalın.