Bir süre önce ekibimizin yarısının New York’a taşındığından bahsetmiştik. Bununla ilgili yazılarımız da çok yakında şurada olacak zaten. Bu taşınma sonrasında almamız gereken en sarsıcı kararlardan biri TV yayını hakkında ne yapacağımız konusuydu. Bir süredir TR ya da US herhangi bir ülkenin ana akım TV yayınından uzak, sadece internet üzerinden yayın yapan sistemlere üyeyiz. Netflix ve Amazon Prime Video’nun keyfini çıkardık, çıkarıyoruz, çıkarmaya da devam edeceğiz.
E akşam olup da TV başına geçtiğimiz her an bir dizi, film ya da belgesel seçerek ilerlediğimiz bu yeni dünyada her şey keyfimize bağlı. Kanal zaplamak kavramı hayatımızdan çıkalı çok oldu anlayacağınız. Bu sistem de bize pek çok dizi izleme ve bu sevgili dizileri birbiri ile kıyaslama lüksü getirdi. Kalite açısından tabii.
Bu konudaki yorumlarımızı da bir derleyelim dedik. Sanki Emmy ödüllerini seçen kurul üyesiymişcesine bir havamız var ama yazıyorsak tamamen size hizmet. Bir de soruyor eş, dost ne izleyelim diye, referans veririz bu yazı dizisini artık.
Hazırsak ilk dizimizle başlayalım.
İzlerken o kadar gerilecek ve o kadar sürükleneceksiniz ki, bittiğinde bir kaç gün şaşkınlık, kızgınlık ve bir sonraki sezona özlem ile baş başa kalacaksınız; seni seçtik You!

Dizinin konusu şöyle efendim; ana karakterimiz Joe bir kitapçı dükkanının müdürü. Bir gün esas kızımız Beck bu kitapçıya giriyor ve Joe onu görür görmez tutuluyor. Böyle minnoş bir aşk hikayesi aslında.
Olayı minnoşluktan çıkaransa Joe’nun Beck ile birlikte olabilmek için yaptıkları, yapabilecekleri. Kendisi biraz! takıntılı, biraz ruh hastası. Bence biraz da avcı bir karakter.
Fragmana buyrun;
Dizi kurgusu bence çok başarılı. Karakter çok karışık ve çoğu zaman ne yaptığına anlam vermek mümkün değil. Fakat dizide dış ses olarak Joe’yu dinliyoruz, bu da kendi yürüttüğü garip mantığı anlamamızı sağlıyor, fakat hak vermek yine de mümkün değil.
Akışı yormadan hafif geri dönüşler var ki çok başarılı. Sıkmadan yapmışlar gayet dozunda, üstelik hikayeyi anlamanıza yardımcı oluyor. Tavsiyemiz diziyi izlerken yargıda bulunmamaya çalışın. Çünkü çoğu zaman o yargı değişiyor.
Ve evet birinci sezonun çok şık bir finali var 🙂
Diziyi izleyenler Joe’yu canlandıran aktör Penn Badgley daha önce Gossip Girl’deki Dan rolüyle biliniyor. O dizide de finalde herkesi şaşırtan bir stalker çıkıyordu bu çocukcağız. O nedenle dizi yayınlandıktan bir süre sonra izleyenlerin yaptığı Joe – Dan teorileri takdiri hakediyor.
does anyone else think joe from #you is the exact same character as Dan from gossip girl but slightly darker
— kaytamine (@fleetwood__max) 3 Ocak 2019
gossip girl you
?
penn badgley watching a skinny blonde girl from afar and making assumptions about her life based on what he learns while stalking her— i own a gucci belt (@nikigarvin) 3 Ocak 2019
Bak bu güzel özetlemiş 🙂
You thought you hated Dan Humphrey, but wait until you meet Joe Goldberg
— hale (@haleygelinas) 5 Ocak 2019
Diziyi Gossip Girl, Riverdale (aynı yapımcıların diğer çalışması) ve Gypsy’ye tarz olarak benzetenler var. Bence gerçekten Gypsy havası var dizide ama Gossip Girl’e tek benzerliği Joe – Dan benzerliği olabilir. Gossip Girl çok daha gençlik dizisiydi. You izlerken oldukça geriyor.
Böyle bir dizinin oluşmasına sebep olduğu için You kitabının yazarı Caroline Kepnes’e de ayrıca teşekkür etmek gerek sanırız. Ve evet, kitabı kesin daha güzeldir.
Burdan sonrası için diziyi izleyin de gelin; spoiler içerebilir.

Dizinin gerçekten aşırı güzel olması, oyuncuların iyi performansı zaten çok mutlu ediyor. Fakat bir kitaptan uyarlama olmasına rağmen karakterler konusunda içime sinmeyen kısımlar var. Örneğin Beck’in başına Joe belası geldikten kısa süre sonra, Joe’nun da psikopat analizleri sayesinde öğreniyoruz ki, Joe Beck’in başındaki tek sosyopat değil. Kızımızın en yakın arkadaşı da onu kendine takıntı haline getirmiş bir karakter çıkıyor. Neden başrol kızımızın çevresi onu kendine takıntı haline getirmiş insanlar kaynıyor sorusu akla geliyor ve izlerken de bi’ ¨Yok artık¨ dedirtiyor.
Bir de Joe karakterine çok odaklanılmış doğal olarak. Fakat Beck dahil diğer kadın karakterler fazla yüzeysel bırakılmış. Beck entellektüel biridir imajı çiziliyor ama aslında aşırı manipülasyona açık ve hatta ecnebinin ¨needy¨ diye tabir ettiği biri. Nasıl desek; ilgiye ihtiyacı var. Beck’e entellektüel gözüyle baktığınızda, böyle biri bu kararları nasıl alır şaşkınlığı yaşıyorsunuz mesela. Diğer kadın karakterlerin gerçekten vasat işlenmesi ayrı bir konu.
Bu arada dizi müzikleri çok başarılı. Bence çok göze batmayan fakat diziyi izlenir kılan ya da gerçekten sevdiren önemli bir detaydır müzikler. You bu konuda dilinize takılacak 1-2 şarkıyı size armağan edebilir.
Peki puanlamaya geçelim mi o zaman?
- Dizi kurgusu: 9/10
- Oyunculuklar: 8/10
- Hikayeleştirme: 7/10
- Dizi Müzikleri: 9/10
- Karakterler: 7/10
IMDB puanı nedir derseniz de 8.0. Benim puanlarım da yaklaşmış zaten.
İyi seyirler…