Biliyorsunuz ara sıra hem Twitter hesabımdan hem de buradan gittiğim oyunları değerlendiriyorum. Haddime değil, tiyatro eleştirmeni değilim ama benim gibi insanların (lookalike reklam modeli diyelim.) beni takip ettiğini düşündüğüm için beğendiğim/beğenmediğim şeyleri yazıyorum. Uzun ve yoğun bir dönemdi ama pandemiden sonra hasret kaldığımız tiyatromuza kavuştuk (sonunda!), fırsat buldukça bol bol da oyuna gittik. Şimdi geçtiğimiz ay DasDas‘ta gittiğimiz bir oyundan bahsedeceğim: Kral Übü!
İsmi başta baya komik geldi. Kral Übü mü? Nedir, ne değildir? Konuyu bilmiyordum. Davet üzerine gittim, ben giderken birkaç arkadaşımı da davet ettim çünkü tiyatroları desteklemek gerek. Yalan yok, beklentim çok yüksek değildi çünkü duymamıştım. Amadeus‘a giderken ya da başka ismi duyulmuş oyunlara az – çok bir beklenti ile gidiyorsunuz.
Oyun o kadar dinamik ve hareketli ki dikkatiniz asla dağılmıyor. Konuşmalar, diyaloglar, danslar, koşturmacalar her şey su misali akıp gidiyor. Belki de en güzeli müzikler çünkü ekip müziğini de kendi yapıyor. Farklı öğelerin, durumların olduğu bu kadar hareketli oyunu tek perdede çıkarmak gerçekten büyük iş. Tebrik etmemek, emeğe saygı duymamak imkânsız. Diyaloglar hem eskilerden hem günümüzden pek çok esintiyi, anektodu, dokundurmayı da içermiyor değil. Bir iki yerde gülmekten yerlere yattım desem yalan olmaz. Gözümden yaş geldi, yaş! Hem düşündürüyor hem eğlendiriyor. Sanat tarafına bakarsanız, bir baş tacımız var. Yetmez mi!? Polonya Kralı’nın haşmetli tacı. Çok değerli. Gerisi teferruat. 🙂
Tüm ekibin isimlerini burada tek tek yazmam gerekir ama siz okuyanları sıkmayacağım. Buraya iliştirdim, işte o güzel ekibe siz bakarsınız. Gittiğimizde kapalı gişeydi. Farklı farklı tiyatrolarda oynuyormuş. İleride bilet bulamayacaksınız, bizden uyarması. Sonra “Vay efendim, uyarmadınız.” olmasın! Yeni sezonda da oynayacak.
Kıssadan hisse: Bir daha olsa bir daha gidilir dediğimiz türden bir oyundu. Akabinde internette çok güzel yorumları okuduğumda bu oyunun ne kadar daha iyi yerlerde olacağına inancım pekişti. Teşekkürler Übücüğüm. Harika vakit geçirdik. İyi ki varsınız.
E biz en başında izlemiştik diye havamızı da atarız. O da bizim hakkımız. Eyvallah.