Los Angeles Gezi Rehberi: Batı Yakası Hikayesi

Los Angeles’a gitmeyi planlıyorsanız bir sürü yazı okuyacaksınız demektir. Çünkü dünyanın bu kısmında sadece vakit değil her şey nakit!

Biz toplamda 9 günlük bir batı yakası turu yaptık. Tüm detayları teker teker vereceğiz zaten. Los Angeles’ta toplamda 1 gün geçirdik denebilir. İşte dikkat etmeniz gerekenler.

Konu I: Zamanlama. Los Angeles’a Ne Zaman Gidilir? 

Los Angeles müthiş bir şehir. Daha önce Amerika‘da New York’ta bulunduk ve bu iki şehir arasında ciddi bir profil farkı var diyebiliriz. Kendi kalabalığı içinde kaybolabilirsiniz ya da uzak doğulu, çekik gözlü turist kafilelerinden birinin dalgasına kapılıp yok olabilirsiniz. Kalabalıktan kurtulmak genel anlamda mümkün değilse de minik Avrupa şehirlerindeki gibi bunaltıcı bir kalabalık olmadığını söyleyebiliriz en azından. Çünkü uzak, çünkü pahalı. Herhangi bir müze ya da yemek dükkanı önünde asla DEEVV kuyruklar olmuyor. (En azından Mayıs ayında olmuyor.)

Hava durumu açısından da şehrin çok sıkıntılı olduğu söylenemez. Bu nedenle Los Angeles’a gidilecek en iyi zaman bizce en ucuz uçak bileti bulunan zamandır. 🙂

Tabii uçak bileti yanında otel fiyatları da önemli. Şehirde büyük bir etkinliğin olduğu döneme denk gelirseniz otellerin doluluk oranı artacağından yine üzülebilirsiniz.

Konu II: Ulaşım. Los Angeles’ta Ulaşım Nasıl Sağlanır?

Her Amerika gezimizde olduğu gibi araba kiraladık! Bu biraz pahalı gözükebilir fakat sadece Los Angeles yoktu planımızda. Grand Canyon‘a kadar uzun bir rotamız vardı ve araba bizim için şarttı. Siz sadece Los Angeles’ta kalacaksanız araba kiralamadan toplu taşıma kullanabilirsiniz.

Araba kiralayacaklar için; biz arabayı Fox Rental’dan kiraladık. Zaten havalimanından inince araba kiralama ofislerine servisler var. Neredeyse hepsi de yan yana. Girip hepsinden fiyat alabilirsiniz. Araba kiralamak kadar büyük başka bir dert de park yeri konusudur bu arada. Ceza yemek, arabayı çektirmek büyük stres. Buna da açıklama getirmekte fayda var. Amerika’da çoğu eyalette ve hatta çoğu şehirde değişen bir kaldırım kenarı park yerleri durumu var. Sokaklarda kaldırımların başında o alanda park etmenin uygun olup olmadığı, hangi saatler için uygun olduğu, hangi saatlerde ücretsiz ya da ücretli olduğu minik levha tabelalarda yazar. Tabelaları iyi okumanız dahası iyi anlamanız lazım. Çok tereddütte kalırsanız civardan birine sorun. Park yerlerinde parkomatları göreceksiniz. Genelde 25 cent’e 1 saatlik park yeri ödemesi yapmış olursunuz. Dikkatli olmayı unutmayın.

Ek olarak her bölgede trafik kuralları değişiklik gösterebiliyor. Örneğin bu gezdiğimiz şehirlerden birinde (sanırım San Diego’daydı) yokuş aşağı park eden araçlar ön tekeri içe doğru, yokuş yukarı park edenler de dışa doğru çevirmişti. Herkes aynı şeyi yapıyorsa kuraldır, uymakta fayda var 🙂 )

Araba kiralamayacaklar için metro ulaşımı için bilet fiyatları şurada var. Hava alanından çıkmadan önce turist bilgi masasına uğrayıp ulaşım hakkında sorularınızı sorarsanız iyi olur.

Bir diğer ulaşım aracı olarak Uber de tercih edebilirsiniz. New York’ta kullanımı çok yaygındı. Los Angeles’ta şansınızı bir deneyebilirsiniz. Amerika’da Uber Pool gibi uygun çözümlü hizmetleri de var zaten, bi’ kurcalayın deriz.

Konu III: Konaklama. Los Angeles’ta Nerede Kalınır?

Amerika’daki her şehirde olduğu gibi Los Angeles’ta da yüz ölçümü olarak belirgin bir büyüklük durumu var. Biz araba kiraladığımız için yaklaşık 57 km uzaktaki Point Dume‘a kadar gittik. Google Maps araba ile 1 saat, toplu taşıma ile 3 saat gösteriyor bu noktayı mesela. Yani gezmek isteyeceğiniz yerler aşırı şehir merkezinde değilse uzakta kalacak her türlü. Los Angeles’ın avantajı, hava alanının şehrin merkezinde olması. Biz Anaheim bölgesinde, Disneyland’e yakın bir otelde kaldık. Otel fiyatları çok değişken, Booking’ten gördüğümüz kadarıyla daire kiralamak daha uyguna gelebilir. Genelde ya sahilde ya da Beverly Hills bölgesinde konaklama seçenekleri ağırlıklı gözüküyordu. Çok uzun süre kalmadık 1 gün geçirdik Los Angeles’ta, şehrin şu bölgesi tehlikeli uzak durun diyebilecek kadar kaynaşamadık şehirle. Fakat genel anlamda ürkütücü bir yeri de yoktu gezdiğimiz kadarıyla.

Konu IV: Süre. Los Angeles’a Kaç Gün Yeter?

Bu aslında nasıl bir tatil istediğinize göre de değişir. Biz çok uzun ve toplamda 3 eyalete yayılan bir rota çizdik. Bu nedenle Los Angeles’ta 1 gün kaldık. Açıkçası Disneyland’e ve Universal Stüdyoları’na girmedik. Pişman mıyız? Değiliz!

Sizin standart görülecek yerler listelerinizde Disneyland ve Universal Stüdyoları da varsa. Bir de Pasifik’te yüzelim, Malibu ve Santa Monica’nın tadını çıkaralım gelmişken derseniz en iyi ihtimalle 6 gün kalsanız yeter gibi. Çünkü Disneyland ve Universal Stüdyoları’na birer gün verirsiniz. Yüzmek için bir ya da iki gün ayırırsınız. E Hollywood Sign, Beverly Hills, Walk of Fame, Kodak Tiyatrosu gibi önemli yerleri görmek istersiniz. 6 günde biraz da hırpalanarak böyle bir geziyi tamamlayabilirsiniz. Buralara kadar gelmişken bir de ölümüne bir outlet alışverişi yapalım da derseniz +1 gün ekleyin deriz. Amerika’da alışveriş merkezlerinde nasıl zaman kaybettiğinizi görünce çok şaşıracaksınız ve de çok yorulacaksınız bu da bir gerçek 🙂

Konu V: Bütçe! Los Angeles’ta ne Kadar Harcanır?

Ne kadar harcanırsa harcansın TL bazında bakınca size pahalı gelecek bu konu çok net. Bazı harcamalarımızı örnek olması için yazacağız aşağıya fakat gün itibariyle dolar 4,40’ı geçti. Bu nedenle en ucuz marketten su alırken 1,5 dolar bile ödeseniz aslında 6,5 TL gibi bir para ödemiş oluyorsunuz. Daha net karşılaştırmalar için şu listeyi baz alabilirsiniz;

  • Starbucks’ta kahve (Americano, Filtre Kahve vb.): 3-5 Dolar
  • Su: 1,5 – 3 Dolar (Gittiğiniz yerlerde musluk suyu içiliyor mu diye sorun. Bazı yerlerde içiliyor. Yanınızda şişe bulundurmayı unutmayın 🙂 )
  • Kahvaltısı ile meşhur Amerikan restoran zinciri Ihop’ta Kahvaltı: 12 – 18 Dolar. Daha pahalı seçenekleri de vardır bu ortalama bir Amerikan kahvaltısı. Yumurta, bacon, hash browns (patetes mücveri), kahve, 2 krep vb gibi bir menüleri var mesela ya da kendi tarzınızda bir sipariş verebilirsiniz.
  • Hamburgerleri ile meşhur In N Out Burger’de menü: 9 – 12 Dolar. Bu bizi oldukça şaşırtmıştı. Çünkü hem çok lezzetli hem de ortalamaya göre çok uygun.

  • Benzin: Bu da bölgeden bölgeye değişmekle Los Angeles için ortalama 4 Dolar / Galon. New York’tan daha pahalı mesela. Yaklaşık 80 Dolar’a tüm gezinizi tamamlarsınız sanki. Yakın yerlere yürüyerek gidin tabii, arabayı park etmek de dert 🙂

Yemekler konusunda fiyat karşılaştırması yapmak ve popüler mekanları görmek için Amerika’da Zomato kullanmanızı öneririz. Ek olarak böyle tatilleri kısmen daha ucuza getirmeniz için önerimiz kalacağınız yerin mutfağı olmasına dikkat edin. Amerika’ya kadar gitmişken illa ki dışarıda yemek yersiniz fakat 6-8 gün kalacaksanız kahvaltı ya da öğle yemeği gibi bazı öğünleri market alışverişi ile de çözebilirsiniz. (İtiraf: çoğu gezimizde market aşındırıyoruz biz. Üstelik market gezmek de ayrı bir keyif 🙂 )

Konu VI: Görülecek Yerler. Los Angeles’ta Nereler Gezilir?

Buraya kadar geldiniz ve fiyatlar bile gözünü korkutmadı ise şimdi sıra nereleri görelim konusunda. Yukarıda da belirttiğimiz gibi biz bazı yerleri pas geçtik. Tüm Los Angeles gezimizi bir güne sıkıştırdık. Hem kendi gezilerimizi hem de genişletilmiş bir gezi için muhtemel önerilerimizi yazalım.

Point Dume

Belki de Los Angeles’a varınca gideceğiniz en uzak nokta. Los Angeles’a göre kuzey-batıda kalan minik bir burun. Yalnız efsane bir manzara ve müthiş bir plaj. Burada denize girmek isterdik zamanımız olsaydı, aklımızda kaldı.

Malibu Sahili

Aslında sadece sahili değil Malibu’nun kendisi de görülmeye değer. Uzun, upuzun bir plaj. Yol kenarına park etmiş araçlar ve Pasifik’in tadını çıkaran insanlar. Bir yandan da harika manzaranın tadını çıkaran villalar. Bu yolda çok sayıda dağ ve kanyon sapağı var. Zamanımız var derseniz keşfetmek için bir tur atabilirsiniz.

Hollywood Sign

Beverly Hills’te cadde boyunca ilerlediğinizde karşınızda yavaşça belirecek meşhur Hollywood işareti. En güzel fotoğrafı yakalamak için Hollywood Lake Park‘a gitmelisiniz. Yol biraz dar ve dolambaçlı fakat yolun sonunda ulaştığınız huzur müthiş. Burayı gün ortası bir saate denk getirirseniz piknik havası da yakalayabilirsiniz. Ortam çok müsait.

Griffith Observatory

Burası bir gözlem kulesi adından da anlaşılacağı gibi. Fakat içerisinde yer alan uzaya dair bilimsel sergiler çok başarılı. Daha girişte sizi dev bir Foucault Sarkacı karşılıyor mesela. Giriş ücretsiz.

İçeride bir film gösterimi oluyor yaklaşık 30 dakikalık. Bu kısım ücretli, girenlerin yalancısıyız arkaya yatabilen koltuklarda yatıp tavana yansıtılan yıldızlar üzerinden filmin konusu akıyormuş. Zamanımızı tutturamadık ve giremedik bu nedenle. Bir uyarı, gözlem kulesini ziyaret etmek isteyenlerin sayısı arttıkça otoparkta yer kalmıyor. Bir noktadan sonra arabanızı gözlem kulesine çıkan yokuşa park ediyorsunuz. Fakat aşağıdan yukarı çıkan servis vb. araçlar varmış. Bunu mutlaka aşağıdayken sorun.

Santa Monica Pier

Filmlerin bir kısmında mutlaka gördüğünüz meşhur iskele. Forrest Gump izleyenlerin yakalayacağı hoş bir Bubba Gump detayı, dönme dolaplı, trenli eğlence parkı, iskeleye yanaşıp balık bekleyen fok balığı ve müthiş bir plajı ile hiç sıkılmadan saatler geçirebileceğiniz bir yer. Santa Monica İskelesi’nde çok sayıda hediyelik eşya satıcısı göreceksiniz. En klasik hediyelik ürünlerden biri de Route 66 ile ilgili hediyelikler. Route 66; uğruna şarkılar, kitaplar yazılan, Los Angeles’tan başlayıp Şikago’ya kadar devam eden eski bir otoban. Bugünler yolun büyük kısmı nostaljik bir rota ve kullanım dışı. Eğer efsaneyi bir de ben göreyim derseniz özellikle Route 66’dan gidebilirsiniz tabii. Los Angeles’ta konusu Los Angeles olandan daha çok Route 66 hediyelik eşyası görünce şaşırmayın yani.

Hollywood Walk of Fame

Aslında dümdüz bir sokak kaldırımı. Özel bir alan ya da gizli bir bölümü yok. Hollywood Bulvarı üzerinden ilerlerken göreceğiniz kaldırım taşlarına basılmış el / ayak izleri. Yalnız şehrin en eğlenceli ve işlek bölgesinde denebilir. Gidelim oraya kadar görelim, sonra bir şeyler yiyelim ya da konser ve benzeri bir etkinliğe girelim derseniz tam yerindesiniz.

Disneyland ve Universal Stüdyoları

Her birinde koca bir gün harcamanız gereken eğlence parkları. İkisinde de özellikle hafta sonları çok sıra bekleme derdi olduğundan bahsettiler bize. Hatta eğer varsa ek parasını da verip “Express Access” almanızı öneririz. İçeride ne yapacağınız ve ne görmek istediğiniz ise tamamen size kalmış.

Bu da bonus dostumuz. Santa Monica iskelesinden 😉

Herkese iyi okumalar, artık sustuk!

Scroll to Top