Nordik Şehirler Serisinden Kopenhag

Modern Batı Şehirleri‘nden biri Danimarka’nın başkenti Kopenhag! Gerçi modern olmayan nordik ya da batı şehri var mı? İşte en güzellerinden diyelim. Önce gezilecek turistik yerler ile başlayalım, sonra lokal arkadaşlarımızdan öğrendiğimiz birkaç yer ve mekandan bahsedeceğiz.

Rosenborg Castle Gardens

Hava güzelse (bu arada Temmuz ayında bile pek mümkün değil, ani bir yağmura yakalanmanız pek olası.) yerlere serilmek ve yakmayan püfür püfür esintiler eşliğinde güneşin tadını çıkarmak için en güzel bir seçimlerden biri. Bizim gibi zaten güneşi gören herkes kendini parka atmış. Güneşleniyor, piknik yapıyorlar.

Her taraf yeşilin binlerce tonundan oluşuyor. Tam anlamıyla huzur!

The Round Tower

Kopenhag’a tepeden bakmak istiyorsanız, doğru yerdesiniz. İçindeki ufak katlarda ise birbirinden bağımsız modern sanat sergileri var. Eğer panoromik ve şehir manzarası seviyorsanız, kesinlikle verdiğiniz paraya değiyor.

En tepesinden iyi bakarsanız, deniz üstü rüzgâr türbinlerini görebilirsiniz. Danimarka, enerjisinin büyük bir kısmını bu ve bunun gibi santrallerden karşılıyor. (Blog yazısına iş karıştı.) …ve İsveç ve Danimarka’yı hem denizin üstünden hem de altından bağlayan meşhur köprüyü görüyorsunuz: Öresund

Nyhavn

Şimdi sıra en popüler turistik mekan ve tüm Danimarka’nın orada olduğu yer: Turistlerin hepsi kanal turu yapmak için can atıyor. Binalar ve renklerinin uyumu ise göz alıcı gerçekten.

Yol üstünde +50 yaştan oluşan ve kafasına göre takılan bir gruba denk geldik. Her şarkıda sadece bir satır biliyor. Oldukça komik! 🙂

Paper Island

Nyhavn’a çok yakın bir yer hatta yer demeyelim yapay kare bir ada olan Paper Island‘a geçtik. Burada dünyanın bütün mutfaklarından standlar var. Gerçekten sokak gurmeleri için muazzam bir yer. 🙂

Biz çok aç olmadığımız için tatlı patates ve harika opera binasını da alan manzara ile yetindik.Uzaktan böyle görünüyor. Fotoğrafta da göreceğiniz yazıdaki üstü çizili ø “ada” anlamına geliyormuş. İsveççe’deki ö ve Norveççe’deki øy kelimelerinin türeviymiş. Bu arada el sallayan güzel hanımefendileri gördüğünüz gibi bu tarz masalı botlar kiralayıp, kanallarda kafayı bulabiliyorsunuz. Harika bir fikir daha. 

Freetown Christina

Tamam, Amsterdam’a gittik ama bu yer Amsterdam ile kapışır. Çok net. Alana girer girmez bir kafa olduk zaten. Oksijen yok ki. Polis, buraya karışmıyormuş. Hippilerin kendi okulları falan varmış. Zaten tam olarak kendilerine bir dünya yaratmış burada arkadaşlar. Başka söze ve yoruma gerek yok.

Little Mermaid

Fotoğraflara baktığınızda çok güzel gözüküyor ama yanına gittiğinizde sadece bir heykel olduğunu anlıyorsunuz. Japon turist kaynıyor etrafı. Aşırı abartılmış bir heykel olduğunu düşünüyoruz. Arkasında fabrikalar var tütüyor. Bilemiyoruz Altan.

Tivoli Gardens

Bir masalın içindeydik: Tivoli! Çocuk, genç, yaşlı demeden herkesin bir arada eğlendiği Tivoli Gardens.


RollerCoaster Tycoon oynayanlar, bu parkta kendini o oyunda bulacak. Kopenhag’ın en güzel manzarası, bu salıncakta. Sanırım bundan daha yüksek 1-2 bina var. O yükseklikten gördüğümüz kadarıyla tabii!

En manyak aletler için dakikalarca sıra bekledik ve hepsi de beklediğimiz her dakikaya, saniyeye değdi. Korkularınızı yenin ve hepsini deneyin. Kopenhag’a gidip de Tivoli’deki bu oyuncakları denemediyseniz, çok çok yazık olmuş demektir.

[youtube https://www.youtube.com/watch?v=A4baGQg_0Fw]

Şuna VR ile bindik. Evet, VR. Sizi bir kutuya koyup, sağa-sola sallamıyorlar. Hayatımdaki en güzel ve en manyak deneyimlerden biriydi. Dış etkenleri ve gerçek -sıra dışı- yer çekimini VR ile birleştirmek harika fikir. Kim bulduysa alnından öpüceğiz!

NEDEN!?

Kopenhag’da mezarlıkları da ziyaret ettik. Neden diye soruyorsunuz, biliyoruz. Buradaki mezarlıklar bildiğiniz gibi değil. İnsanlar piknik yapıyor, köpek gezdiriyor, spor yapıyor. Çok acayip bir histi. Mezarlık gibi de değildi açıkçası ya da insanlardan öyle geldi. Garip.

Kopenhag’da Hayatta Kalma Rehberi

  • Bu arada sürahiden boşalırcasına yağmur yağdığı için gün evde ve Copenhagen Boulders‘da geçti. Tırmanış severler için burada dursun.
  • Kahve içip, dinlenmek istiyorsanız, bir tavsiye: Paludan.
  • Muhteşem lezzetli kekleri de The Living Room‘da deneyebilirsiniz..
  • Yemeğimizi birini Riz Raz‘da yedik. Vegan yemekleri ama yediklerimiz gayet güzeldi yanlış anlaşılma olmasın. Bu arada açık büfe, tam bizlik! 🙂
  • Çok güvenli olsa da özellikle Nyhavn civarında cüzdanınıza ve eşyalarınıza dikkat edin.
  • Kredi ya da banka kartınızda para olsun çünkü şehir bütün bir halde dijital, ulaşımda kartınızı doldururken bile kart gerekiyor ve ara ara kontroller oluyor.
  • Ulaşım demişken, kartı hem binerken (check-in) hem inerken (check-out) basıyorsunuz, ücreti gittiğiniz bölge sayısına göre belirliyor. Örneğin; aktarma yapacaksanız inerken basmıyorsunuz. En son duraktan inerken basıyorsunuz. Ulaşım pahalı ama sanırım bu herkesi bisiklete yönlendirmek için.
  • Euro kullanmıyorlar.
  • Yazın gitseniz bile en az 2 ayakkabı, yağmurluk, polar ve benzeri kıyafetler götürmeyi unutmayın.
  • Bisikletlilere dikkat edin.
Scroll to Top