Yeni Bi’ Başlangıç serimizin üçüncü yazısı ile karşınızdayız. Bir önceki yazımızda Murat Can’ın Gürcistan’ın başkenti Tiflis’deki macerasını dinlemiştik. İtalya çalışmak ve yaşamak için ne kadar uygun, kolaylıkları neler? Bu yazımızda genç yaşında İtalya’nın güzel şehirlerinden birine yerleşen Türk mühendisimiz Gökhan’ın Torino macerasını anlatıyor.
***
Merhaba Gökhan, öncelikle İtalya/Torino’da yaşamaya hazırlananlara hikâyelerinle ve deneyimlerinle yol gösterici olduğun için teşekkür ederiz. Hazırsan, ilk soruyla başlıyoruz.
- Neden Torino’da yaşayamaya karar verdin ya da seni buralara gönderen neydi? Hangi amaçla İtalya’ya gittin ve ne kadar süredir buradasın?
Merhaba, asıl ben teşekkür ederim bu şekilde bir fırsatı bana sunduğunuz için. Beni buralara gönderen şey aslında çalışma hayatı diyebiliriz. Üniversiteden mezun olduktan sonra Türkiye’de iş hayatına giriş yaptım ve 4 yılı doldurduktan sonra, çalışmış olduğum mühendislik firmam beni kalıcı olarak İtalya’ya almak istediğini söyledi. Onun akabinde yapılan görüşmelerden sonra 2019 Mart’ında Torino’ya yerleştim. İtalya içerisinde tek önerilen şehir yalnızca Torino değildi. Modena, Genova, Milan ve Roma da önerilen yerler arasındaydı ancak, daha önceden orada çalışan arkadaşlarım vasıtası ile Torino’nun diğer önerilen şehirler arasında ‘’Performans/Maliyet’’ açısından en ideali olduğunu söylediler. Bende Torino kararımı böylece vermiş oldum.
- İtalya’ya giderken oturma izni, çalışma izni, vize süreci nasıl ilerledi? Çok zor ya da yavaş işleyen şeyler mi, dikkat etmek gereken özel durumlar var mı?
Çoğu ülkede olduğu gibi sponsor (çalışılacak olan firma destekli) aracılığı ile gidişler olduğu zaman süreçler diğerlerine göre çok çok daha hızlı ilerlemekte diyebiliriz. İtalya’da çalışma vizesi alınması için öncelikle İtalya’da bulunan Prefettura = Valilik’ten, çalışılacak olan firma istekte bulunması ve bir takım belgelerin de sunulması gerekiyor. İtalya’da bulunan her bölgenin de istekleri ayrı olduğu gibi kimisinde istenilen belgeler diğer bir kişide istenmemiş olabilir. Dolayısı ile de genel olarak bazı istenebilecek belgeleri yazmakta fayda var diye düşünmekteyim.
Lisans diploması (eğer üniversiteniz Bologna sürecinde ise çok daha avantajlı oluyorsunuz çünkü diplomanız tanınmış oluyor), transkritpler ve bunların tamamının önce Türkiye’den apostil (Valilik) sonra Yeminli Tercüman aracılığı ile İtalyanca’ya tercümesi, noter onayı ve son apostil (Kaymakamlık) ile yaşadığınız şehrin bağlı olduğu İtalyan Konsolosluğu’ndan randevu alınması. Bu bahsetmiş olduğum tüm süreçler öncelikle ‘’Eğitim Denkliği’’ alınması için. Bu denklik geldikten sonra ancak şirketiniz, üstte de bahsetmiş olduğum isteği gerçekleştirebilecek. Bu istek nedir? Bu istek güvenlik soruşturması olan ‘’Nulla Osta’’ belgesi. Önceden 180 gün içerisinde gönderme periyotu olan ancak şu anda 90 güne kadar düşürdükleri bir belge. Bu belge sizin İtalya’da çalışmanızda herhangi bir problemin olmadığının kanıtı oluyor. Şirketiniz bu belge için başurduğunda sizin de yapmanız gereken şey; İtalya Konsolosluğu’nu her gün 14:00 – 15:30 (çağrı görevlisi gibi davranıyorlar) aramak. Nulla Osta Belgesi geldikten sonra yalnızca 1 hafta içerisinde pasaportunuza ‘’D Tipi’’ Çalışma Vizesini basmış oluyorlar. Bu vizenin 1 yıllık bir kullanım ömrü vardır ancak İtalya’ya giriş yapıp oturma iznine başvurduğunuz zaman artık çalışma vizesinin bir önemi kalmayacak.
İtalya’ya ilk giriş tarihiniz başlangıç olacak şekilde 8 gün içerisinde Prefettura’ya şirketin yetkilisi ile gidip gerekli belgeleri teslim etmeniz, oradan bazı yetkili postahanelere gidip gerekli işlemleri yapıp, Göçmen Bürosu için randevu almanız gerekiyor. Bu randevu sizin İtalya’da oturma izninizi ve buna bağlı olan oturma belgenizi (Genel ölçülerde bir kart) almak için yapacağınız başvuru. Bu başvuru, genelleme yapacak olursak 4 ila 9 hafta içinde sizin kartınızı almanızla sonuçlanacaktır. Son bir bilgi olarak da Akdeniz Ülkesi olmasının vermiş olduğu bir rahatlık mevcut. Buna neden “Genelleme yaparsak.” diyorum çünkü diğer bir arkadaşınızın almış olduğu süreler içerisinde siz alamayabilirsiniz.
- Vatandaşlık durumunu araştırdın mı?
Evet. Belki de Avrupa Birliği’nde bulunan ülkeler arasında en uzun süreci olan ülke İtalya. 6 – 7 yılınızı doldurduktan sonra ancak başvuru yapabiliyorsunuz. Bu süre zarfından sonra başvurunuzu yaptığınızda da tüm sürecin sonlanması da aşağı yukarı 2 yılı bulmakta diyebiliriz. Yani yaklaşık 10 yıl içerisinde İtalyan Vatandaşlığı’nı alma şansı var. Onun yerinde sanıyorum ki gelecek olanlar ve/veya uzun süreli kalmak isteyenler için ‘’Sınırsız Oturum’’ almak çok çok daha mantıklı olacaktır. Sınırsız Oturum İzni almak için de 5 yıl çalışmak (çalışma bazlı oturum izninde geçerli), 3 yıl (Blue Card ile) ya da 2 yıl + B1 (Blue Card ile) italyanca seviyesi ile Sınırsız Oturum İzni’ne başvuruda bulunabiliyorsunuz.
- Dil problemi oldu mu hiç? İngilizce tamam belki ama İtalyanca bilmeden nasıl oluyor? Orta seviye İngilizcesi olan biri burada yapabilir mi?
Dil problemi oluyor, evet. Çalıştığınız firma için geçerli değil ancak gündelik hayatta İngilizce bilenlerin sayısı oldukça az. Özellikle marketlerde, bazı kafelerde yani gündelik hayatınızda uğramanız gereken yerlerin bir çoğunda İngilizce bilinmiyor ve konuşulmuyor. Öğrenciler ya da öğrenci olup da kafede çalışan kişilere denk gelirseniz şanslısınız. Gelmeden ya da geldikten sonra en basit ve gerekli cümleler öğrenilerek işe başlanabilir ve bir nebze de olsa sorun giderilebilir. Ancak burada kalıp yaşamak isteniyorsa kesinlike İtalyanca öğrenilmeli.
- Yaşadığınız şehir olan Torino nasıl? Artıları ve eksileri neler? İstanbul ya da Bursa ile kıyasladın mı hiç, farkları ne? Buraya gelip yerleşmek isteyenlere bir notun olur mu?
Üniversite hayatım dışında hep Bursa’da ikamet ettim buna çalışma hayatım da dahil ve Torino gerçekten tam bir Bursa diyebiliriz. Dağı, denize olan yakınlığı, şehrin yeşilliği, otomotiv firmalarının ve yan sanayisinin olması ile ben şahsen Bursa’ya çok benzetiyorum. Bunların dışında tabi ki bir de ekonomik figürleri de katmak gerekli. İstanbul – Bursa arasındaki farklar ne ise Milan – Torino arasında da aynı şekilde diyebiliriz. Yaşadığımız şehir Torino, İtalya haritasını gözünüzün önüne getirdiğinizde en kuzey kısmında kalan bir şehir. İsviçre ve Fransa’ya oldukça yakın ve bu yüzden de biraz soğuk bir iklime sahip.
Ulaşım ağı oldukça iyi, hem şehir içi hem de şehir dışı. Metro, tramvay, otobüsler ile birbirine güzelce bağlanmış ve bunları kullanarak ulaşamayacağınız yer yok. Torino’da iki adet üniversite mevcut. Bu iki üniversite de aslında şehirdeki yaşamı hem biraz daha ucuz hem de geçinebilir hale getiriyor. Genel olarak, Torino’da yaşamak isteyen her kim olursa olsun, gönül rahatlığı ile buraya yerleşebilir ve herhangi bir geçim sıkıntısı kesinlikle yaşamaz. (Bu zaten göçmenlerin çok olmasından da anlaşılabiliyor.)
- İtalya malum Akdeniz Ülkesi buradaki çalışma kültürü nasıl? Türkiye’den belirgin farklılıklar var mı?
Akdeniz Ülkesi olarak aslında İtalya ve Türkiye’deki çalışma kültürü çok az da olsa benzerlik göstermekte. Özellikle, çalışma arkadaşlarının yardımları ve sizin bilmediğiniz bir şeyde kendi işlerini bırakıp hem size o işi öğretmek ya da yardım etmek için istekliler. Bilgi paylaşımına çok açıklar, kendileri ne biliyorsa kesinlikle onu size aktarmak istiyorlar. Bence, tüm benzerlikler bu kadar. Onun dışında diğer kalan tüm özellikler Türkiye’deki çalışma kültüründen farklı. Bizler Türkiye’de hep 9 saat ve üzeri/gün çalışma şartlarına alıştık aslında ancak İtalya’da bu şekilde değil. 8 saat/günlük bir çalışma hayatı mevcut. 8 saati doldurduktan sonra, büyük bir çoğunluk, neredeyse tamamı kesinlikle bilgisayarları, laptopları kapatır ve iş yapmaz. Hatta bu konuda duymuş olduğum güzel bir anektot bile mevcut.
Saat 18.00 civarında laptopunu kapatan ve şirketten çıkmak için eşyalarını toplayan arkadaşa bir telefon geliyor önemli bir mail ile ilgili ancak arkadaşımızın verdiği cevap aynen şu şekilde oluyor: “Saat 6 ve bu saatten sonra ben yalnızca aileme zaman ayırmak istiyorum. Dolayısı ile de lütfen yarın sabah ilk iş olarak bakalım bu maile…” İşte en büyük farklılık burada başlıyor aslında. Çalışma hayatı ve sosyal hayat dengesi gerçekten çok güzel korunuyor.
Çalışma saati içerisinde kesinlikle verimli çalışıyorlar ve bizden farklı olarak ‘’Quick Coffee Stop’’ları mevcut. Bildiğiniz üzere espressoları veya genel olarak kahveleri çok ünlü olduğu için 5 maksimum 10 dakikalık aralar ile günde 4 shot’a kadar kahve araları veriyorlar. Kahveyi çok fazla sevenler için bu aralık günde 5 – 6 ya kadar uzuyor. 🙂
Türkiye’den farklı olarak, çalışanların hakları çok daha farklı şekillerde korunuyor. Yani işverenin değil de gerçekten işçinin yanında olan bir yapılanmaları mevcut. Bizdeki tabiri ile yüz kızartıcı suç işlenmediği sürece, işveren kesinlikle işçiyi işten çıkartamıyor. Bunun yanı sıra, her Ağustos ayında kapanış dedikleri yaklaşık olarak 3 haftaya kadar uzanan devlet dairelerinin bir kısmı da dâhil olmak üzere kapandığı ve çalışılmayan bir süreç var. Her Ağustos’un ilk haftasında başlıyor, son haftasına kadar devam ediyor. Buna ek olarak da ‘’Aspettativa’’ denilen, işçinin geçerli bir sebep sunduğu (ailevi, sağlık vb.) zaman tüm çalışma hayatı boyunca 2 yıl ücretsiz izin hakları mevcut. Türkiye’de karşılığı vardır mutlaka ancak süreç olarak ne kadar bir uzunluk sağlayabiliyor açıkcası çok fazla bilgim mevcut değil.
- Gözlemlerine göre şehirde hangi endüstrilerde/sektörlerde iş imkânı çok? İş arayanlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? İşi bulup mu buraya gelmek lazım yoksa gelince de şans var mı?
Ben makine mühendisiyim, bu soruya da aslında mühendislik üzerinden devam etmek isterim çünkü diğer sektörler ile çok fazla bağlantım yok ve okuyucuları yanlış yönlendirmek istemem. Özellikle otomotiv sektöründe ve yan sanayilerinde oldukça iş mevcut diyebiliriz. Makine, Elektrik & Elektronik, Havacılık ve Uzay, Biomedikal, Matematik Mühendisliklerinden mezun olan kişiler için Torino’da ve genel olarak İtalya’da iş olanakları oldukça mevcut. Ancak, Türk vatandaşlarının önünde malesef bir vize engeli var. Avrupa Birliği’nde bulunan bir ülke vatandaşı olmadığımız için, üstte bahsetmiş olduğum vize türünün alınması ve o şekilde gelinmesi gerekiyor. Avrupa Birliği vatandaşı ise gelmeyi düşünen kişi / kişiler, bu süreçler çok daha kolay çünkü buraya gelindiğinde oturma, çalışma izinleri hiçbir esktra vizeye tabi değil. Bulgaristan vatandaşlığı da olan Türk vatandaşlarının en çok tercih ettikleri yöntem. Torino’da ya da İtalya’da çalışmak için de benim tavsiyem öncelikle buraya öğrenci olarak gelmek olabilir.
Türkiye’den farklı olarak çok düzenli ve yararlı Kariyer Günleri gerçekleştiriliyor üniversitelerde ve bu organizasyonlarda öz geçmişlerini bırakan öğrenciler mezun olduklarında muhakkak bir firma tarafından aranıyorlar. Kısacası söylemek gerekirse; İtalya’da çalışmak için, buraya gelinmeden bir iş olanağı sağlanılsa her şey çok daha kolay ilerleyecektir. Aksi taktirde biraz zorluk çekilecek ve süreçler çok daha uzun olacaktır. Şunu da eklemeden geçmek istemiyorum; şirketler özellikle LinkedIn ve Monster (Kariyer.net gibi bir iş arama sitesi) üzerinden çok fazla arama gerçekleştiriyorlar ve bu aramalara göre de uygun kişi/kişileri buluyorlar. Türkiye’den de başvuracak arkadaşlar bu 2 noktaya dikkat edebilirler.
- Bir de her ülkenin yaşam tarzı değişiklik gösteriyor. Burada dikkatinizi çeken farklılıklar ne oldu? Günlük hayat nasıl akıyor? Türklere benzerlikler gösterdikleri şeyler var mı? Torino’nun bir parçası olmak nasıl bir duygu?
Direk olarak benzerliklerden girmek istiyorum bu konuya. Özellikle trafikte korna çalımı ve el-kol hareketleri ile diğer sürücüleri uyarma had safhada diyebiliriz. Akdeniz Ülkesi olması, sıcakkanlılık, tez canlılık kesinklikle hayat tarzlarına da yansımış şekilde özellikle de trafikte. Kimi zaman yaya yollarında ülkenin bir Avrupa ülkesi olduğuna inanmak zorlaşmıyor değil. Çok sık bir şekilde değil ancak çok nadir de olsa yol vermeme olayları ile karşılaşabiliyorsunuz. Sahip oldukları evler maksimum 70 – 80 mt2 olacak şekilde, araçlarını ise kimi zaman çok uzun yıllar kullanabiliyorlar. Gözlemlerime göre minimalist yaşam şeklini benimsemiş ve olabildiğince ekstra harcamalardan kaçınan bir millet. Diğer bir nokta ise; esnaflıkları biraz zayıf. Siesta dedikleri olay kesinlikle mevcut. Hafta içi aşağıda listelemiş olduğum kafe, bar ya da restoranların çoğu akşam 19:00 – 19:30 dan sonra açılmaya başlıyor.
Kimi yerler hafta sonu bile aynı şekilde. Çoğu zaman beğendiğiniz bir kafeyi bir barı ya da güzel bir restoranı hafta sonu akşama kadar kapalı olarak bulup hayal kırıklığı ile karşılaşabiliyorsunuz. Sanırım minimalist yaşamanın ve geçim sıkıntısının olmamasından dolayı kaynaklanıyor diye düşünmekteyim çünkü Türkiye’de bir esnaf hafta sonu 19:00 – 19:30 a kadar açmaz ise dükkanını 1 aya kalmaz kepenkleri hiç açamaz hale gelir herhalde. 🙂 Sağlık ve eğitim neredeyse bedava. Bu konularda hiçbir şekilde okul ya da hastahane ücreti ödeme söz konusu değil. Bunların dışında Torino’nun bir parçası olmak güzel, insanlar saygılı, güler yüzlü ve bir şehirden isteyeceğiniz her şey mevcut.
- İtalya gibi bir ülkede yaşamak pahalı mı? Torino’da günlük masraflar, sabit giderler nasıl?
Torino yaşamak için pahalı bir şehir değil. Özellikle de diğer şehirlere kıyasla. Milan, Roma ve diğer turistik şehirlere göre neredeyse %30-%50 daha ucuz bir yaşantı mevcut Torino’da. Genel kiralar, tabi ki konumuna göre değişmekle beraber 500€’dan başlıyor 1.000–1.200 € aralığına kadar devam etmekte. Bahsetmiş olduğum üst limitli evler daha çok ana merkezde bulunan, eski, tarihsel, ve şehrin ünlü caddelerine, merkezlerine bakan evler. Bu evlerde de genellikle ya durumları çok iyi olan kişiler ya da 2-3 kuşak öncesinin evlatları, torunları yaşamakta. Üstte bahsetmiş olduğum aralık içerisinde ki kiralara ek olarak;
– 2 aylık doğal gaz 70€ (faturalar 2 ayda bir gönderiliyor)
– 2 aylık elektrik 50€ (faturalar 2 ayda bir gönderiliyor)
– Aylık bina bakımı ve su kullanımı (su kullanımı binalara göre değişmekte. Bizim kaldığımız binada bakım gideri + su gideri olarak tek bir rakam üretiliyor.) 70€
– Mutfak masrafları 200–300€ (bütün temel ihtiyaçları göz önünde bulunduruğumuz zaman. Et, süt, peynir, su ve diğer gerekli ihtiyaçlar…)
– Torino şehir içi ve şehir dışı olacak şekilde Metro, Tramvay, Otobüs kullanım kartı;
– Sadece şehir içi, sınırsız kullanım 38€ (ilk kart alımında 5€ ekstra ücret.)
– Torino şehir içi ve şehir dışı, sınırsız kullanım 56€ (şehir dışından kasıt ise bazı noktalar, Torino’ya bağlı olmasına rağmen uzak mesafe olduğu için şehir dışı tarifesi uygulanıyor. Bu kart çeşidi çok fazla tercih edilmiyor.)
– Aylık kart alınmaz ise de 1,70€ (100 dakika, sınırsız kullanım mevcut)
– Eğer araç var ise benzin masrafı da tabi ki işin içine girmekte. Dizel ile benzin arasında çok büyük fark olmamakla birlikte 1,5–1,6 €/ litre olarak fiyatlandırılmakta.
– 14 adet kasko çeşidi mevcut. İtalya içerisinde ilk defa araç kullanılacağı için 14 numaradan başlayan ve fiyat baremi en yüksek olan kaskodan yapılmak zorunda ki fiyatı genelde 2,000.00€ /yıl denebilir.
– Türkiye’deki aynı görevi olan Trafik Sigortası var. Buna bir fiyat biçmek zor çünkü aracın modeline, yılına göre değişiyor.
– Vergilendirme var. Türkiye’deki gibi beygir gücüne göre bir vergi çeşidi var ancak fiyatlandırması oldukça az. 2000 cc bir aracın yıllık vergisi yaklaşık olarak 400€ civarında.
– Aylık ev interneti ise 29€. Fiber kabloların bağlı olup olmadığı yere göre değişmekle birlikte en düşük hız 50 Mb/s olacak şekilde.
– Simcard alımlarında ise ortalama olarak 15–20€ civarında bir bedel ödüyorsunuz. Ancak bu fiyatlandırma içerisindeki internet kullanım kotası yaklaşık olarak 40 GB dan başlıyor. Bunu da göz önünde bulundurmakta fayda var.
– İlk defa yerleşecek olan arkadaşlar için de; oturma izni, kimlik kartı ve diğer dökümantasyonların ücretleri de söz konusu ancak 1 defaya mahsus olduğu için o kalemi yazmak istemedim.
- Taşınma süreci nasıl oluyor? Eşyalarınızı aldınız mı yoksa sıfırdan mı başladınız burada?
Taşınma süreci biraz zor geçiyor. Doğal olarak yalnızca kıyafetlerinizi götürebiliyorsunuz, onun dışında herhangi bir eşya götürmek pek de mümkün değil. Yani bu işi yapan Türkiye’den İtalya’ya ev eşyası taşıyan şirketler mevcut. Ancak hem maddi yönden, hem de zaman yönünden ciddi bir kayıp. Bir de buradaki fiyatları göz önüne aldığınızda, Türkiye’den kıyafet dışında eşya getirmek için astarı yüzünden pahalı olur. Bu süreç içerisinde, benim ve eşimin kıyafetlerini getirmek adına 4 – 5 defa İtalya – Türkiye arasını arşınladım diyebiliriz. Sadece kıyafet için değil tabiki ancak her dönüşte KG limitini ona göre ayarlayıp kıyafet taşıma işini gerçekleştirdik. Torino içerisinde eşyalı evler oldukça çok. Bu evler kiralanarak, eşya alımı yükünden ve maliyetinden de kurtulabilirsiniz. Biz, aynı bu şekilde, eşyalı bir ev kiraladık ve ufak tefek eksiklerini gidermek için çabaladık. Eşyalı dediğimiz ise televizyonundan koltuğuna, çamaşır makinesinden fırınına kadar her şeyi içinde ve bir süre sizi yüklü masraflardan kurtarıyor. 🙂
- Yaşamak için ideal ülke tanımı vardır ya bazı yerler için. Öyle bir ülke mi İtalya? Yani burada yaşamak ister miydin?
Doğrusunu söylemek gerekirse, ben ve eşim her zaman İsveç yani genel olarak daha kuzey Avrupa ülkelerinde yaşamak istiyoruz ancak tabi bu bir süreç, ha diyince hemen adım atmak olmuyor çünkü sokak, şehir değişimi gibi kesinlikle değil. Ancak, tabi ki ilerleyen zaman zarfında hayat bize ne getirir kimse bilemez ancak yaşamak istediğimiz yer anlamında kesinlikle Kuzey Avrupa. Fakat yiğidi öldür hakkını da ver misali, İtalya ise yurt dışı yaşamının başlaması, Avrupa kültürüne alışma süreci için, başlanacak en güzel ülke diyebiliriz. İtalya için insanları, hayat tarzları, samimiyetleri, sıcak kanlılıkları açısından Avrupa’ya alışıma sürecini en kısa sürede atlatmanızı sağlayacak ülke diyebiliriz.
- Hava nasıl mesela zorluk çektiğin mevsimler oluyor mu?
Aslında geldiğim zaman zarfına bakılacak olursa, kış mevsimi için çok fazla bir yorum yapmak yanlış olur. Ancak yaz mevsimi için konuşacak olursak, gündüzleri oldukça sıcak, güneşli ve açık bir havaya sahip ancak bazı akşamlar oldukça yoğun bir yağmur söz konusu idi. Belki sadece bu yaz içindir ancak biraz yağmur yağan bir şehir diyorlar. Sanıyorum ki kış mevsiminde bu söylem daha bir geçerli olacaktır. Yaz ayları çok sıcak geçtiği için ve Akdeniz Ülkesi olduğu için çok fazla sivrisinek mevcut ve Türkiye’de alışmış olduğumuz sivrisineklerden birazcık farklı. Ancak genel olarak havanın durumundan bahsedecek olursak kışın Alpler’in vermiş olduğu esinti, ve soğuk hava, yazın da kuzeyde olmamıza rağmen sıcak bir hava mevcut. Tam 1 yıl boyunca yaşandığı zaman çok daha sağlıklı bir yaklaşım ve net bir cevap verilebilir diyebiliriz.
- Türkiye’den başka ülkelere giden çoğu kişinin kanayan yarası olan bir soru. Mutfak nasıl? Memleket yemekleri aranıyor mu buralarda? Ya da burada en çok yemek yediğin mekânlar nereleri?
İtalya ve Türkiye’ninde mutfağı birbirine çok benziyor. Zeytinyağsız kesinlikle yemek yapılmıyor, peynirleri kaşarları hiçbir yemekten eksik olmuyor neredeyse. Sadece domuz etinin varlığı fazla bu yüzdenden bu konuda hassas olan kişi/kişiler için sorun yaratabilir. Ancak domuz eti satmayan ve/veya kullanmayan kafeler ve marketler var. Buralarda hem yemek yenebilir hem de alışveriş yapıp gündelik ve aylık mutfak harcamaları giderilebilir. Makarna ve hamur işi de zeytinyağ ve peynir, kaşar gibi çok sevilen ve her daim kullanılan ürünlerden.
Evet, burada memleket yemeklerini kesinlikle özlüyorsunuz. Özellikle kebaplarımız, lahmacun, çiğ köfte ve bize ait olan yemekler her zaman özleniyor. Bunların haricinde ise, belki bizim için de en önemli olan öğün kahvaltı gelmekte. Burada kesinlikle bir kahvaltı alışkanlığı yok. Her sabah yaptıkları tek şey, corto (tek shot), lungo (en az 2 shot) espresso içip kuruvasan yemek oluyor ve ne hafta içi ne de hafta sonu bir değişiklik oluyor. Elimizden geldiğince, Türk kahvaltısını evimizde, özellikle hafta sonları gerçekleştirmeye çalışıyoruz. 🙂
Torino’da birçok yemek yerleri mevcut. Pizzacılardan, et yemeklerine, hamburgercilerden yemek sonrası dondurmacılara kadar. Saymakla kesinlikle bitmeyecek bir liste mevcut. Bizim gitmekten en çok hoşlandığımız yerlerin birkaçını sizin için buraya bırakıyoruz:
– Cammafà (Gerçek Napolitan pizzası)
– Birrificio (Torino ana tren istasyonu ve şehrin simgeleşmiş olan yere manzarası mevcut harika bir kafe & bar)
– Overbridgde (Fiyat/performans anlamında neredeyse en ucuz ve en güzel hamburger yapan yer diyebiliriz)
– OldWildWest (Hamburger konusunda ikinci sırada olan, tipik bir Amerikan burgercisi)
– Eatly (Organik meyve ve sebze bölümünün bulunduğu, etlerinin özellikle de Türkiye’deki Lokum etini aratmayacak etlere sahip bir restoran)
– Taverna Greca (Yunan Tavernası)
– Galeteria La Romana (En eski dondurmacılardan bir tanesi)
– Galeteria Pepino (En eski dondurmacılardan bir tanesi)
- Güvenlik durumu nasıl?
Güvenlik konusunda bizce herhangi bir sorunu yok Torino’nun. Sabah erken saatlerde ya da gece geç saatlerde de sokaklarda insanları, özellikle öğrencileri bulma şansınız oldukça yüksek ve gerçekten gönül rahatlığı ile saat ayırt etmeden dışarıda bulunabileceğiniz bir şehir Torino.
- Peki buraya gelenlerin mutlaka yapması, görmesi gerekenler nelerdir? Burada yaşayan biri olarak lokal bir bilgin vardır artık. Bize önerilerde bulun biraz desek…
Evet, kesinlikle önermek istediğim yerler mevcut. Hem gidip çimlerde yatıp zaman geçirmek için hem de tarihi yerleri görmek adına küçük de olsa bir liste yaptım.
Torino şehrine turist olarak gelecek kişiler hem bu küçük listeyi hem de üstte belirtmiş olduğum listeyi kullanarak Torino hakkında genel bilgiyi ve şehrin yapısını anlamış olacaklardır.
– Via Roma
– Superga
– Stadium Olympicum Taurinense
– Museo Nazionale dell’Automobile
***
Gökhan’ın İtalya – Torino’daki yaşamını yakından görmek isterseniz, Instagram hesabını takip edebilirsiniz.