Amerika’nın Keşfi: New York Gezisi

Geçtiğimiz ay birkaç günlüğüne minik bir New York tatili yapma şansımız oldu. Evet, şans diyoruz çünkü dolar olmuş 9! -En son alırken 9’du uçağa bindik 10, indik 11’di. Şu an kaç o bile her an değişebilir. Thanks Obama.- New York’u derinlemesine gezme fırsatımız olmasa da kabaca ve hızlıca birkaç özel ve güzel şeyi sığdırmayı başardığımızı düşünüyoruz. Eğer böyle 2 ya da 3 tam gününüz olacaksa bizim izlediğimiz yolu izleyebilirsiniz. Karar sizin, başlıyoruz.

Ağırlıklı Manhattan, çok az Brooklyn var menümüzde. Pandemi koşullarında gezildi. Buna göre değerlendirmenizi ve planlamanızı yapabilirsiniz. Ek olarak New York için hazırladığımız kabaca Google Maps listesi bu bağlantıda.

En iyisinden, en kötüsüne başlıyoruz.

MoMA – Museum of Modern Art

Eğer sanatsever biriyseniz en az 4-5 saatinizi ayıracak şekilde ayarlama yapmalısınız. Girişte kimlik/pasaport ve aşı kartı kontrolü yapılıyor. Giriş 25 dolar, bu ücret/kur performansı ile gezdiğimiz en pahalı müze MoMA olabilir. Tebrikler! Tereddüt etmeyin, her cent’ine değiyor. Blogumuzun hemen hemen her seyahat yazısında olduğu gibi kritik öneriler/tavsiyeler veriyoruz: MoMA’nın kritik tavsiyesi ise 5. kattan başlamanız! En meşhur eserler beşinci katta olduğu ve oraya gidene kadar yorulacağınızı varsayarsak değerli eserleri kaçırma riskiniz. Bazı eserler çok küçük, gözden kaçabilir. Aman diyelim! Bkz. Salvador Dali – Eriyen Saatler (The Persistence of Memory)

Minik bir ekleme: MoMA Store’u gezmenizi de öneririz. Pahalıdan uyguna hediyelik güzel opsiyonlar mevcut.

Central Park

Şehirleşme/betonlaşma konu olunca yurt dışı örneklerinde hep Central Park’ın büyüklüğü ile örnek verilirdi. Bu kadar büyük olduğunu yürümeye başlayınca anlıyorsunuz. Şehrin ortasında, gökdelenlerin gölgesinde cennet kurmuşlar. Otelimiz Central Park’ın yakınında olduğu için günün farklı saatlerinde yürüyüş yapma imkanımız vardı.

Her saat oldukça kalabalıktı. Spor yapanlar, okul grubu ile beyzbol oynamaya gelenler, hayvanlarını gezdirenler, yoga yapanlar, resim çizenler, kitap okuyanlar… Herkese yetecek kadar güzel bir park.

MET – Metropolitan Museum of Art

Central Park’ı geziyorsanız MET’i de gezinizin bir parçası haline getirebilirsiniz. Bu arada şöyle bir şey yaşandı: MET’e giriş ücretli değil, bağış usulü oluyormuş. Ben MoMA’da olduğu gibi pasaport ve aşı kartımızı gösterip giriş yaptık. Sanırım bazı bölümlere ücret mukabilinden giriliyor ama gezdiğim yerler yeterince iyiydi. Şöyle ki Sokrates’in Ölümü tablosunu bile bedava görmüş oldum. Eski çağlara ait kalıntılar ve eserler etkileyiciliği ile yeterince doyurucu. Dolar bu haldeyken para harcamanızı önermeyiz.

Times Square

Bir reklamcılık mezunu olarak okuldan beri Times Square reklamcılığın mabediydi, benim de hayalimdi. Hem gecesi hem gündüzü ayrı güzel ama asıl büyüleyiciliği gece… İğne atsanız yere düşmez. Terasta oturup tek tek reklamları inceleyebilirsiniz. Sokak sanatçıları, komedi şovlara çağıran abiler, meşhur Naked Cowboy ve daha fazlası…

Grand Central Terminal – GCT

New York koca bir film seti hatta Manhattan’dan gezerken sokak aralarında iki tane film setine rastladım. Grand Central Terminal ise ikonik filmlere set olmuş harika mimariye ve ambiyansa sahip tren istasyonu. Vardığınızda tavanını incelemeyi unutmayın.

*5th Avenue’daki Apple’a en yakın Apple Store terminalin içinde. Bir şey alacaksanız, burada bulabilirsiniz. Biz şans eseri arkadaşımızın 5th Avenue’de stokta bulamadığı telefonu burada bulduk.

Bryant Park

Cental Park’a nazaran daha küçük bir park. Burada kışları buz pateni platformu kuruluyor. Seviyorsanız gökdelenlerin gölgesinde bunu deneyimleyebilirsiniz. Ek olarak parkın için New York Halk Kütüphanesi bulunuyor. Girişi ücretsiz, içerideki mimariyi gelmişken kaçırmayın. En üstteki çalışma kısmı için ücretsiz saatlik turlar düzenleniyormuş. Eğer çalışmaya gelmediyseniz turlar haricinde giriş yapamıyorsunuz.

5th Avenue

Central Park’ın bir tarafından boylu boyunca ve bloklarca uzanan meşhur markaların mağazaları olduğu ağırlıklı lüks tüketim markaları olsa da her kesimin kendinden bir şey bulabileceği meşhur cadde. Burada Türklerin en çok uğradığı yer 7/24 açık olan Apple Store olsa gerek. 🙂

Brooklyn

Brooklyn aslında Dumbo ve çevresinin büyüsünü kullanıyor. Ek olarak bazı noktalardan Manhattan’ın siluetini izleme imkânı sunuyor bizlere. Mümkünse güneş batmadan o tarafta olun ve şehrin ışıltılı anlarına tanıklık edin.

Kıyıda güzel bir yerde yemek isterseniz, adresi veriyoruz. Not edin: Cecconi’s Dumbo. Deniz ürünleri ve makarnasını tavsiye ederiz.

Cecconi’s Dumbo‘da manzaraya karşı bir akşam yemeği…

Manhattan Gezisi

Manhattan’da sürenizin bir kısmını sokaklarda kaybolarak geçirebilirsiniz çünkü blokların aralıklarında sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Biz yürümeyi çok sevsek de bazı yerlere giderken metro kullanmanızı tavsiye ederiz. MetroCard alıp yükleme yapıp kullanabilirsiniz. Yanlış hatırlamıyorsak 2,75 dolar gibi bir geçiş ücreti vardı. Kart için 1 dolar ödüyorsunuz. Sonrasında gezeceğiniz kadar yükleyebilirsiniz.

Farklı mimarisi ile öne çıkan Flatiron Binası, biz gittiğimizde restorasyondaydı. Maalesef hiçbir şey göremedik.

Gökdelenler arasında büyük bir kilise. Zaten düz bloklar arasında farklılığı ile hemen dikkatleri çekiyor. Rockefeller Binası’nın hemen karşısında yer alan St. Patrick’s Cathedral‘ini mutlaka bir gezin. Sonra Rockefeller Binası‘nın önündeki Atlas Heykeli’ne bir göz kırpın…

Manhattan Metrosu

Empire State Building

Aslında pek çok insan manzara için tepesine çıkıyor ama biz gitmedik. Vaktimiz olsa giderdik ama bence Top of The Rock‘tan şehri seyretmesi daha güzel görünüyor.

Chrysler Building

Batman’i mı arasınız, King Kong’u mu? Biz bilemeyiz. Uzaktan seyretmesi güzel.

King Kong? Hatırlayanlar?

Bu tarafta görmeniz gereken yerler Little Italy, Soho ve Chinatown olabilir. Hızlıca bir geçtik, siz detaylı gezin. Sonra bize yazın. 🙂

Bonus: NBA Maçı

Kendimi bildim bileli sıkı bir NBA takipçisi olarak Amerika’ya gittiğimde bir NBA maçına gitmek istiyordum. Maç, takım fark etmez. Bu motivasyon ile Brooklyn’deki Barclays Center‘daki Brooklyn Nets – Orlando Magic sezon maçına gitmek için SeatGeek üzerinden bilet aldım. Aslında biletim bu bölümün bir üstüydü ama başka bir yerden bilet bulup buraya geldim. Bu bölüm ortalama fiyatı 90 dolar, benim aldığım bilet ise 60 dolardı. Tabii aşağıda bahsettiğim gibi maça göre bilet fiyatları çok değişiyor. Detayları aşağıdaki tweetlerde bulabilirsiniz.

Girişte en az bir doz aşı isteniyor. Maske takmak öneriliyor ama zorunlu değil, çoğu insan takmıyordu zaten.

NBAseverseniz, atlamamanız gereken iki durak daha var demektir. İlki şehrin asıl takımı New York Knicks‘in meşhur sahası Madison Square Garden. Burada da maça gidebilirsiniz en âlâ. İkincisi ise 5th Avenue’daki NBA Store: Burada her tür NBA formasını (City Editions, Hardwood Classics, iç-dış saha, antrenör kıyafetleri bile var.) Kısacası, atlamayın.

Biz yapamadık ama ek önerilerimiz:

  • Broadway‘de mutlaka bir oyuna gidin. Özellikle Sleep No More için bilet bulabiliyorsanız affetmeyin. Onun haricinde interaktif oyunlar, eğer pahalı gelirse ayakta izleyebileceğiniz oyunlar (ikinci yarı boş bulduğunuz yere çömün.) bulabilirsiniz.
  • Stand-up komedi şovları da deneyebilirsiniz.
  • Özel günlerde geçitler oluyor, mesela bizim döndüğümüz gece Thanksgiving Parade‘ın provası vardı. 🙁 Takvime bir bakın.
  • Katz’s Delicatessen‘in harika sandviçlerini deneyebilirsiniz.

Unutmamanız gerekenler:

  • Uber yaygın kullanılıyor, gitmeden indirebilirsiniz.
  • Amerikan tipi fiş dönüştürücü alınız, oradan pahalı olur. Bu kritik.
  • CVS‘ler aynı zamanda eczane görevi görüyor. Bir sıkıntınız olursa oradan da giderebilirsiniz.

Kısa New York gezimizin sonuna geldik. Umarız, bu yazımız faydalı olmuştur. Siz de daha güzel, daha detaylı ve harika anılar biriktirerek dönersiniz.

Hoşça kalın!

Scroll to Top