Hani derler ya “kafa tatili” diye… İşte öyle bir tatil yapıyorsanız mutlaka ama mutlaka listenizde üst sıralarda bulunması gereken Belçika’nın küçük, şirin, minnoş şehri; Brugge!
Önce nasıl Brugge’e nasıl varılır onu anlatalım çünkü direkt olarak buraya uçuş bulunmuyor. Belçika’nın başkenti Brüksel üzerinden ulaşabilirsiniz. Biz o yolu tercih ettik. Ancak Brüksel Charleroi Havalimani, Brüksel’in dışında olduğu için shuttle’a binmeniz gerekiyor. Neyse ki shuttle sizi tam olarak tren istasyonun yanında bırakıyor böylece zaman kaybında da kurtulmuş oluyorsunuz. Daha sonra tren ile Brugge’e geçiyorsunuz. (Burada dikkatimizi çeken noktalardan biri; trenler Avrupa‘daki diğer trenlere oranla daha konforlu ve daha ucuz olması belki de mesafeden ya da hat güzergahı ile alakalı ama öyle…) Yaklaşık 1-2 saat aralığında trenle Brugge’e ulaşmış oluyorsunuz.
Brugge oldukça küçük bir yerleşim yeri. Şehri bir günde bitirmeniz çok olası. Hostelimizi ararken Brugge halkı ne kadar yardımsever olduğunu gösterdi. Utanmasalar bizim yerimize check-in de yaptıracaklardı. Dikkatimizi çeken diğer nokta çok akıcı, net bir İngilizce ile cümle kurmalarıydı.
Konaklama olarak St. Christophers Inn network’ünün şehirdeki mekanında kaldık. Ne çok iyi ne çok kötü 2 gece ideal diyebiliriz.
Gelelim Brugge’de Yapılacaklara!
Öncelikle Brugge’ün etrafını ve içini kanallar kaplamış durumda, Venedik misali. Pek şirin bir görüntü oluşturuyor. Hele ki şehrin etrafını saran kanalların yanında yel değirmenleri var. Rüya gibi. Mutlaka şehri açıktan alın. 🙂
Şehrin kalbindeki bu kuleye belli bir ücret karşılığında çıkabiliyorsunuz, biz çıkmadık.
Kulenin yanındaki meydanda pazar kuruluyor, zaten meydan “Market” olarak geçiyor. Oturup keyif yapabileceğiniz bir sürü cafe, tea room bulabilirsiniz. Bu arada yerel halk yüksek yüzde oranı ile bisiklet kullanıyor. Dikkatli olun. Şeker gibi insanlar, pek kibarlar.
Şehire geldiğinizde denemeniz gerekenlerden ikisi bira ve çikolata. Daha önce namı yürüyen Duvel ve Leffe biralarını deneyebilirsiniz. Ayrıca dantel işlemeleri buranın pek meşhur, sevenlerine ve ilgililerine duyurulur.
Şehir küçük olunca vaktiniz bol ve hava durumu iyi ise bisiklet kiralayıp şehirden biraz uzaklaşabilirsiniz. Şehrin dışında insanların yerleşim yerlerini ziyaret edebilir, yerel halkın arasına karışabilirsiniz.
Brugge nereden mi aklımıza geldi? O zaman sizi de gaza getirecek bir film önerimiz var: Colin Farrell’in başrol oynadığı In Bruges! Filmi tartışmayalım, sadece Brugge’deymiş gibi hayal edin… 🙂
