Saraybosna gezimizi tamamladıktan sonra hazır altımızda arabamız varken biraz Bosna’nın doğal güzellikleri arasında yol yapalım istedik. Kendimize 4 yer belirledikten sonra yola koyulduk ancak bunlardan sadece üçünü gerçekleştirebildik, başlıkta da gördüğünüz gibi… 🙂
Hazırsanız başlıyoruz. Önce her zaman yaptığımız gibi rotamızı rahatça görebilmeniz adına haritamızı aşağıya ekledik.

Pocitelj
Rotamız Google Maps’te 5 buçuk saat olarak görünse de bilmediğimiz topraklarda olduğumuz için ona 1 – 1 buçuk saat ekleyerek hesapladık ve nitekim üç aşağı beş yukarı doğru oldu.
6 buçuk saatimizi arabada doğası güzel, bol virajlı yollarda geçirdik. Bunu bildiğimizden dolayı da güne erken başladık.

Pocitelj çok küçük, yamaçta ve yamacın dibinde nehri olan bir kasaba.

Bir şeyler yemek için çok bir alternatifiniz yok. Biz Adem’in Yeri‘nde kahvaltımızı ettik. Türkçe de biliyorlar az biraz. 😀

Sonra atladık arabaya, koyulduk ikinci durağa…
Blagay
Aslında Blagay’da çok aman aman görülecek bir şey yok sadece bir şey var o da bizim kültürümüze ait: Alperenler Tekkesi.
15. yüzyıl başlarında dervişler tarafından “Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek” idealiyle kurulan tekke; tarihinde pek çok tarikata ev sahipliği yapmış ve halen de devam ediyor. Türbe, ibadet odaları, misafirhane, mutfak, hamam, abdesthane olarak bölümlerden oluşuyor. Giriş ücreti xxx BAM.
Bu arada tekke öylesine enteresan bir yere yapılmış ki uzaktan baktığınızda büyüleniyorsunuz. Yüksek bir dağın sert ve oldukça dik yamacının dibine kurulmuş.

Tabii, insanların ilk çağlardan da bu yana yaptığı gibi bir su kaynağının hemen dibi. Enteresan olan başka bir nokta da o su kaynağı Alperenler Tekkesi‘nin hemen yanındaki bir mağaradan çıkıyor olması. (Uzun yıllar Bosna’da yaşamış arkadaşımın söylediğine göre; uzman dalgıçlar suyun kaynağına asla ulaşamamış. Bilinmezlik.)
Suyun rengi ise oldukça farklı.
Muhtemelen dağdaki kayalardaki mineraller ve türevi maddeler suyun renginin değişmesine sebep oluyor.
Bu arada tekkenin olduğu yere iniş için otopark ücreti alınıyor. 2 BAM ücreti. Aşağıda su kenarında uygun bir yere park edebilirsiniz.
Eğer yolda acıktıysanız PEKARA adı verilen fırınlardan hamur işi alabilirsiniz. Biz tekkenin hemen yanındaki kasabadan almıştık. Çok da ucuz şeyler, simidin susamsız ve daha hamurlu hali gibi… Bu da midenizin kazınmasını azaltan bir ipucu olsun.
Mostar
Mostar dediğinde akıllara gelen tek şey; Mostar Köprüsü. Öncelikle ilk iki durağımıza göre çok turistik olduğu için tahmin edebileceğiniz gibi çok fazla turist olacak. Daha fenası bu çok fazla Türk kafile olacak demek. Köprü uzaktan çok büyük görünse de üzerine çıktığınızda çok dar olduğunu hissedeceksiniz. Kışın gittiğinizde köprünün üzeri kayabilir dikkatli olun. Bir de her iki yanda da ufak yerlerden görebileceğiniz fotoğraf yerleri var. İnsan kalabalıklarını görerek seçebilirsiniz. Tam hangi tarafta kalıyor, hatırlayamıyoruz ama cami olan taraftaki o caminin avlusundan fotoğraflayabilirsiniz ama ilginçti cami avlusu ücretli! Saçmalık. Ya hiç sokmazsın ya da ücretsiz yaparsın.

Aracınızı köprüye uzak ara sokaklara koyabilirsiniz. Çoğu paralı. Biz diğer araçların yaptıklarına baktık ve çıktık kaldırımın birine. Türklüğümüzü gösterdik. 🙂
Bu arada gidemediğimiz dördüncü yeri de sizden saklayacak değiliz: Pocitelj yakınlarındaki Kravice Şelalesi. Baharda gidin. 😉
Dipnot: Araç kiralama yazımızda detaylı anlattık ama kısa bir öneri verelim. Aracımızı Avis‘ten kiraladık. 😉