Tiflis turumuz bittikten sonra kara yolu ile Türkiye dönüş yapmak istemiştik ama Tiflis’ten Türkiye’ye çok uzun bir kara yolculuğu olacağı için 1 gecelik bir Batum molası vermek istedik. Batum’a kabaca 1 gün yeteceğini düşündüğümüz ve kumar/oyun meraklısı çok olmadığımız için kalma süremizi uzun tutmaya gerek duymadık.
Tiflis – Batum Arası Ulaşım
Tiflis’ten Batum’a Metro Turizm ile geçebiliyorsunuz. Günde 5 sefer var. 6 buçuk saat sürüyor. İşleyiş Türkiye’deki ile aynı. İkramlı, televizyonlu, WIFI’lı ve USB şarjlı otobüsler. Batum’dan otobüslerin kalktığı yer burası, indirilen yer ise yaklaşık olarak burası yani teleferiğin önündeki otobüs durakları. (Türkiye’ye yaklaşıyoruz.) Bu arada şoför ve muavin İngilizce bilmiyordu. Otobüsleri tercih eden kişi sayısı fazlaydı. Yol oldukça virajlı ama sıkıntı yaratacak kadar değildi. Otoban yapılıyor ama yapılmasının daha süresi var anladığımız ve gördüğümüz kadarıyla. 20 dakikalık tek mola veriyor.
Batum’da Konaklama
Biz tek gece olduğu için Airbnb’den kiraladığımız bir odada kaldık. Karadeniz ve şehir manzarası vardı. Oda temizdi, sahibi bizimle iyi bir ieltişim kurdu. Çıkış saatimizi de 12 yaptılar.
Tiflis’e göre şehir daha yeni olduğu için evin de yeni olduğunu söyleyebiliriz.
Batum Turu Sırasında Neler Yapılabilir?
Aslında şehir düz olduğu için ana ve ilk etapta görmeniz gerekenler yürüyerek görülebilir.
Europe Square Midia Heykeli
Europe Square oldukça canlı bir meydan. Burada vakit geçirebilirsiniz. Hemen burada Midia Heykeli ve köşedeki binada Astronomik Saat var. Astronomik Saat‘in büyüleyici olduğu söylemeden geçmek olmaz. Baktıkça baktırıyor. Önündeki kaldırımda detaylı açıklaması var. Evet, Türkçesi de var.
Astronomik Tower
Batumi Piazza ise İtalya meydanlarını görüp gelip benzerini yapmaya çalışmışlar ama olmamış gibi. Oldukça sıkıcı bir yer. Onun yerine Theatre Square‘e gidin hiç olmasa gözünüz gönlünüz Posedion Heykeli görsün.
Batum’da insanlar sahilden içeri girmiyor. Plajlar Doğu Karadeniz illerimizin aksine boylu boyunca uzanıyor Batum’da, yollara kurban edilmemiş. Sahiller gördüğümüz kadarıyla taşlık, deniz ise sakindi. Acaba deniz tatili yapsa mıydık diye bir düşünmdik değil hani? Batumi Boulevard oldukça kalabalık. Hediyelik eşya satanından yeme-içme yerlerine, farklı konseptlerden ağaçlara pek çok ilgi çekici şey var. Batum’un en güzel yanı bu olsa gerek. Kısaca Gürcistan’ın yazlığı!
Sahilden teleferiğe doğru devam ettiğinizde Alphabet Tower‘ı, küçük Batum Deniz Feneri’ni, Ali ve Nino Heykeli’ni göreceksiniz. En dikkat çekici olan tabii Ali ve Nino Heykeli. Şöyle ki ilham kaynağı bir kitap, birbirine kavuşmak isteyen ve Sovyet istilasında ayrı düşen Müslüman bir genç ile Gürcü prensesinin hikayesine dayanıyor. Metal heykeller her 10 dakikada bir birbirlerine doğru yol alırlar, bir araya gelirler tek beden olduktan sonra tekrar ayrılırlar.
Biz Ali ve Nino Heykelleri‘nin yanındaki dönme dolaba binip şehri bir görelim istedik. Günbatımında güzel oldu ama şehrin bazı kısımları çok bakımsız. Yani görecek pek de bir şey yok. Gökdelenler şehri.
Alphabet Tower İzmir Saat Kulesini fark edenler? Ali ve Nino
Buranın hemen yakınındaki Chacha Tower‘ı özellikle görmek istedik çünkü İzmir Saat Kulesi‘nin kayıp küçük kardeşi gibi ama çevresi ve kendisi o kadar bakımsız ki neden sorularını da beraberinde getirdi. O hali oldukça üzdü. Vardır mutlaka bir sebebi ama bilemedik.
Daha da kendimizi yormadan Batum’da gerçekten kısa bir turu böyle bitirdik. Şehirden yaklaşık 20 dakika uzaklıktaki Botanik Bahçesi‘ne gitmeyi çok istedik ama kente varış ve ayrılma saatlerimizin yüzünden gidemedik. Çok zengin olduğunu belirtmişlerdi. Başka sefere artık. 🙁
Kahvaltı için Radio Kitchen & Bar‘a gittik. Yolun kenarı olması sebebiyle çok insan geçiyor ve egzoz yiyorsunuz. Çalışanları pek İngilizce bilmiyor. Kahvaltı eh işte. Gitmeyin diye söylüyoruz. 🙁
Akşam yemeği için Kalakuri‘de Khinkali yedik çünkü Khinkali bağımlısı olduk. En az 5 adet söylemeniz gerekiyor. Peynirli ve etli olanı denedik. Tiflis‘teki Grafika yediklerimize göre buradaki Khinkali’ler daha büyüktü. Hala Grafika’yı tek geçeriz.
Gece dışarıda takılmak için ChaCha Time‘ın yolunu tutuk. Meşhur ChaCha’yı denedik. Çok sert bir içki olduğunu söylemeliyiz. Beş adet shot bardağında, yanında dilimlenmiş salatalıkla getiriyorlar. Sert içkilerden hoşlanmıyorsanız kokteyl olarak deneyebilirsiniz.
Dönüş saatini beklerken dondurma yemek için Luca Polare‘ye uğradık. Üç top dondurmada beyniniz buza dönüşüyor. O yüzden iki top ideal. Farklı çeşitleri var. Bizim gibi temmuz cehenneminde gidenler için iyi bir tavsiye.
Kumar oynamak için bir önerimiz yok. Orası sizde varsa önerilerinizi başkalarının faydalanması için yorumlara bırakabilirsiniz.
Batum – Türkiye Arası Ulaşım ve Geçiş
Daha önce Batum’dan Türkiye’ye geçiş yapmadığımız ve genellikle havayolunu kullandığımız için biraz garip geldi. Zaten internette çok fazla opsiyon yoktu. Tiflis – Batum seferi yapan Metro Turizm bu yönde sefer yapmıyordu. Öznuhoğlu Turizm‘in sitesinden Batum’dan Rize’ye bilet aldık. Günde tek sefer 15.30’da görünüyordu. Tanesi 140 TL idi. Önceki gün aradığımızda otobüsün nereden kalktığını sorduk. Bus Terminal dediler ama sizi ararlar dediler. İsterseniz Sarp Sınır Kapısı’na gidin dediler. Bir anlamadık, kıllanmadık da değil. Bu arada bize sadece internet üzerinden telefonu kullandığımızı ilettik. Sonrasında biletimizin olduğu gün 13.00 civarında bir kişi (şansa wi-fi bağlı iken) aradı. Bir aksilik olduğumu iletti. Şansa yakın mesafedeymişiz. Türk arkadaş kendi özel aracı ile Sarp sınır kapısına bıraktı. Bırakırken “Aşınız olsa bile geçemeyebilirsiniz, PCR şart.” dedi. Prosedüre hakim değildi galiba çünkü biz defalarca elçilikten ve resmi makamların sitesinden teyit etmiştik ama içimize kurt düştü tabii. Yine de yardımsever ve muhabbeti iyi biriydi.
Türkiye tarafı… Otobüslerin kalktığı yer…
Neyse, sınırdan geçtik. Hiçbir sorun olmadı. Özel araçla bizi erkenden götürmüş oldu, bir de Türkiye’ye girince saat 1 saat geri geldi tabii. Otobüs 16.00 gibi sınırdan geldi. Biletli yolcu olduğumuza inanmadı, birilerini aradı. Otobüs şoförü kaba saba konuştu. İçeriden yolcuları beklediği iletti. “Onlar gelmeden hareket etmem.” vs. dedi. Arada “Biletiymişsiniz, enteresan.” dedi. Baya bekleyebileceğimizi iletti. Hiç güven vermedi. Çağrı merkezinizi aradığımızda iade alamayacağımızı ve aslında bilgi işlem hatası olduğu bu tarz kısa hatlarda aslında bilet satılmadığını iletti. Tamamen IT kısmına suçu attı ama biz bekleyecektik, durum buydu. Sitede güzergah ve saat bilgileri tamamen yanlış gösteriliyor zaten. Tamamen bir katakulli. Kesinlikle Öznuhoğlu’nu tavsiye etmiyoruz. Kurumsallıktan çok uzak.
Beklerken aslında herkesin Sarp’ kadar kendi imkanlarıyla gelerek buradan saat başı hareket eden Ulusoy, Prenskale gibi otobüsleri kullandıklarını öğrendik. Acemilik…
Sınırdan Türkiye’ye yayan geçiş ise kolay. Gürcü polis çok bekletmedi. Arada sağlık kontrolü PCR ya da ikinci dozdan 14 gün geçmiş aşı sertifikası yeterli oluyor. Size bir not kağıdı veriliyor onu Türk pasaport memuruna iletiyorsunuz. Duty Free fiyatları ise makul. Sınırı geçtikten sonra caminin ilerisindeki yerde yukarıda bahsettiğimiz otobüsler sizi karşılıyor. Öznuhoğlu’na kesinlikle binmeyin! Bir kere daha vurgulamış olayım. Prenskale sizi küçük otobüslerle 50 TL‘ye götürüyor. Bilginiz olsun. Ayrıca tuvalet ihtiyacı için sadece oradaki caminin tuvaletlerini kullanabiliyorsunuz ve tuvaletler inanılmaz kötü, sınır kapısına hiç yakışmıyor.
Gürcistan tatilimizin sonuna geldik. Tiflis’in çevresini çok merak ediyoruz. Kazbek Dağı, şarap bağları vs… Tekrardan geleceğiz gibi duruyor. 🙂