Bazıları için Antakya bazıları için Hatay; geldik, gördük ve doyduk! Yarın yokmuş gibi yedik. Eğer gastronomi seyahati yapmak istiyorsanız Hatay, Adana veya Gaziantep gibi biçilmiş kaftan gibi görünüyor. Daha Adana ve Antep’e gidemedik ama onlara da sıra gelecek! Öncelikle Hatay’a eğer sadece şehir merkezi ve yemek odaklı geliyorsanız 2 tam gün yeter eğer çevresini de gezeceğim derseniz 3 gün yapabilirsiniz.
Biz, Vodafone Red avantajından yararlanıp Hatay Havalimanı’ndaki Budget‘tan araç kiraladık. (Vallahi reklam değil, bu konuda yazımız bile var.) Bize sağ olsunlar ücretsiz araç yükseltme de yaptılar. Araçtan sonra kaldığımız yeri de yazalım sonrasında turumuz başlasın: Voyage Elegante. Şehir merkezinde tam bir fiyat/performans oteli. Temiz ve rahat odalar, güler yüzlü ve yardımcı personel. İki noktaya dikkat etmek gerekiyor: Birincisi; otopark yok. Otelin önündeki sokak ücretli ama ücretli olmasının akabinde şehir merkezinde olduğu için park yeri sıkıntısı olabiliyor. Onu da şöyle çözdük. Oteldeki personel size yardımcı oluyor. Varmadan 5 dakika önce falan haber ettiğinizde yer varsa tutuyorlar. Ek olarak oradaki park görevlileri de yardımcı oluyor. İkinci konu ise; kahvaltı enfes diyemem ama zaten gastronomi turuna gelmiş olan bizi çok etkilemedi. Sevdiklerimizden atıştırıp yola koyulduk.
Hatay’a son 10 yılın en soğuk döneminde gelmişiz. Orada yaşayan arkadaşımız 10 yıldır Amanos Dağları’nda kar görmediğini söyledi. Yani kısacası; soğuğu bile hafif ama bu esmediği anlamına gelmiyor. Ağaçların yatık olmasından anlayabilirsiniz.
Bölümlerimizi önceliklendiriyoruz; önce yemek, sonra Hatay merkez, en son ise Hatay çevresindeki alternatif rotalar…
Hatay Lezzet Durakları
Dönerci Tacettin
Otelimizin hemen karşısında olduğu için çok şanslıyız. İki gün Tacettin Usta’dan yedik. Döneri harika! Normalde rezervasyon ile alıyorlar ama bizi iki sefer de rezervasyonsuz kabul ettiler. Düşük sezonda olmamızın da rolü büyük. Bu arada içerisinin boş olduğuna aldanmayın, herkesin bir saati var.
Ali Mürdüm’ün Yeri
Otelden bir 10 dakika yürüme mesafesinde. Şehir merkezinin dışına doğru. Eğer şehir dışından geliyorsanız hiç yemek seçme ile uğraşmayın. Ali Usta’ya bırakın o gerisini hallediyor, bu arada hangisini ne sıra ile yemenizi, nasıl yemeniz gerektiğini de söylüyor. Damağımız, midemiz bayram etti.
Ali Usta’nın olayı, sadece yaklaşık 30 kişilik yemek çıkarıyor ve evinde ne kullanıyorsa onlardan yapıyor. Ayrıca her şeyden önümüze azar azar koydu, ekstra 3 çeşit tatlı da yedik. Toplamda 150 TL gibi oldukça makul -bu devirde- enfes bir yemeğe para ödedik. Mutlaka ama mutlaka uğramalısınız.
Humuşcu İbrahim Usta
Vedat Milor ve internetteki diğer fenomenlerle ünlü humus üstadı. Biz gittiğimizde kimsecikler yoktu. İbrahim Usta ile muhabbet etme fırsatımız oldu. Humusu böyle güzel yapmayı Lübnan’da 10 sene kalarak öğrenmiş. Humusun yanı sıra cevizli biber de denedik. O da güzeldi. Getirdiği her tabak 25 TL. Mezeleri tatmadan geri dönmeyin. Biz bakla yemedik, onu da siz deneyin.
Aydın ve Pöç Kasabı
Hatay’daki en kötü deneyimimiz. Salaşlık ayrı ama burası baya hijyen kalitesinin sınırlarını yeniden tanımlamış. Aslında bu iki müessese karşılıklı yer alıyor ve ikisi de kasaptan bozma restoran. İlk olarak Aydın’a geçtik. Kimse ilgilenmediği gibi çok kötü bir mekan, Pöç ise daha ilgili ve mekanı daha rahat ve modern gözüküyordu ancak ikisinde de girişte kıymaların/etlerin nasıl yapıldığını görüyorsunuz. Zaten işin mutfağı bu kadar ayakaltı bir yer ise temiz olma ihtimali oldukça düşük. Birer porsiyon tepsi ve kağıt kebabı söyledik. Maalesef tatsız manzaralarla karşılaştık. Yerel arkadaşlarımızdan öğrendiğimiz kadarıyla Pöç de Vedat Milor sonrası meşhur olmuş ve tabii ki bozmuş. Önermiyoruz.
Çınaraltı Künefe
Bizce en iyi künefeyi burada yedik. Küçük bir han gibi bir yerde olan bu mekan ilk tercihiniz olsun. Diğerlerine ayrımı anlamak için gidersiniz.
Meclis Künefe
Burası da aslında çok meşhur künefecilerden ama bol tereyağlı olması bizi sarmadı. Seveni vardır tabii. O tarz künefe severler buraya. (Bu arada iç mekanda çalışanlardan kimse maske takmıyordu, onu da belirtmiş olalım. Gerçi Hatay’ın %86’sı maske takmıyor da neyse…)
Petek 1946
Burası künefeci olarak geçmiyor, daha çok her türden her tattan bir tatlıcı. Biz künefe denedik. Ortalama Türkiye’nin herhangi bir yerinde yiyebileceğiniz bir künefeydi. Farklı tatlar ve tatlılar denemenizi öneririz.
Köprübaşı Tatlıcısı
Eski bir esnaf zaten önündeki kalabalıktan ne kadar güzel olabileceğini anlarsınız. İnsanlar genelde halka tatlı yani daha çok bilinen ismi ile “kerhane tatlısı” yiyor ama asıl mevzusu kireçte yapılmış kabak tatlısı. Kabak tatlısını çok seven olarak bu tarzına da bayıldık! En azından bir tane tadına bakın. Biz dönüşte 1 kilo da yanımıza aldık. Kilosu 40 TL gibi bir şeydi.
Hatay Merkezi Keşfedin
Habibi Neccar Camisi
Rivayete göre Türkiye’nin ve Anadolu’nun ilk camisi olarak geçiyor. Habibi Neccar Kuran’da yasin suresinde de geçiyormuş.
Uzun Çarşı
Kapalı çarşı sevenlere gelsin. Bu arada buraya yakın Aydın ve Pöç Kasabı var – her ne kadar bir önermesek de. Baharat, tatlı, kıyafet alışverişi gibi pek çok konuda burada bulunabilirsiniz.
Kurşunlu Han
Klasik bir han. İçinde hediyelikçi, künefeci ve birkaç mekan var. Bir özelliğini göremedik.
Arkeoloji Müzesi
Tek başına Hatay’ı ziyaret etme sebebi olabilir. O kadar zengin ki en az 2 buçuk, 3 saatinizi ayırmanız gerekiyor. Bütün bu muhteşemliğe rağmen insan içinden geçirmeden edemiyor. Bu harika tarih ve kültür hazineleri yabancı bir ülkede olsa daha güzel yansıtılırdı. Müzenin bazı yerleri inanılmaz soğuk, bazı hatta çok önemli mozaiklerin olduğu kısımlarda ışıklar kapalı gibi gibi olumsuz durumlar var. Görevliler maske takmıyor hatta resepsiyondakiler de… Çok daha iyi hale getirilebilir ve içindeki kıymetli eserler başlı başına bir turist cazibesi… Keşke daha çok üzerine çalışılsa.
Müze Otel – Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi
Şehrin pek çok yerinde tek bir kazma vurulduğunda mozaik fışkırıyor. Gittiğinizde şehirde kaderini bekleyen teleferik direklerini de göreceksiniz. Hepsi aynı sebeple yarıda kalmış ama bu Müze Otel bunu yıkmış. Otel inşası başlamışken mozaiklerin keşfi ve akabinde oteli bu mozaiklerin üzerine yapma durumu ile böyle enteresan bir olay çıkmış.
Aracınız ile gelirseniz dışındaki yola bırakabilirsiniz.
St. Pierre Kilisesi
Söylenenlere göre Anadolu’daki ilk kilise olarak bazı kaynaklarda geçiyormuş. Müzekart geçerli. Araç için otopark mevcut.
ALİKEV
Ali İsmail Korkmaz Hataylı, vakıfta şehir merkezindeki yerleşim yerinde eski evlerin olduğu yerde. Uğrayarak vakıftakilerle sohbet edebilir. Anı, hatıra, hediyelik bir şeyler alarak ALİKEV‘e destekte bulunabilirsiniz.
Hatay Etrafında Bir Tur
Titus Tüneli
Belki de Hatay çevresinde görülmesi gereken ilk yer. İnsan gerçekten hayret ediyor! 🙂 2000 küsur yıl önce o taşlar ve kayalar nasıl oyulmuş, inanması gerçekten güç. Tünelde ilerledikçe hayret seviyeniz daha da artıyor. Buraya giderken uygun ayakkabı ile gitmenizi öneririz. Taşların çoğu ıslak o sebeple kayabilirsiniz. Ayrıca taşlara sağlam basın, kendinizi sakatlamayın. Müzekart geçerli.
Beşikli Mağarası Kaya Mezarları Titus Tüneli Beşikli Mağarası
Beşikli Mağarası
Titus Tüneli ile aynı girişte yolu ve tabelaları takip ettiğinizde ulaşıyorsunuz. Roma döneminden kalan bu mağaralardaki taş işçiliği günümüz için bile çok çok iyi seviyede. Kaya mezarlarının sayısı oldukça fazla, bölgenin önde gelen nüfuzlu kişileri olduğu varsayılıyor.
Vakıflı Köyü
Türkiye’nin tek ermeni köyü olarak biliniyor. Köy kilisesini ve küçük köy müzesini gezip tarihçe ve kültür hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
Ayrıca kadın kollarının yaptığı, o bölgenin üreticilerinin ürünlerini satın alabilirsiniz. En çok satılan şeyler; likörler, şaraplar ve nar ekşileri. Nar ekşisi çok güzel tavsiye ederiz. Kredi kartı geçmiyor. Ayrıca kargo ile gönderim de yapıyorlar. Bu tarz yerlerde yerel halka yapacağınız yardım ve destek çok kıymetli, atlamayınız.
Harbiye Şelaleleri
Gitmeye değmez. Eskiden çok güzel olduğunu duymuştuk ama şu an borular, hortumlar, kanallar, fayanslar ile suların yönü mekanların içinden geçecek şekilde değiştirip her tarafa saçma sapan estetik yoksunu plastik sandalyeler koyularak çay bahçesinden hallice bir ortama çevrilmiş. Ayrıca en aşağıdaki mekanın içinde geçip ilk şelaleyi görebiliyorsunuz. Görmez olaydık. Her taraf çöp, saçma sapan budamalar… Rezil bir hale getirilmiş. Boşa vakit kaybetmeyin.
Dor Mabedi
Birkaç eski taş deyip duygusuzu ve cahil gibi davranmak istemeyiz ama Samandağ manzarası haricinde pek bir şey sunmuyor. Yol üstü bir durup bakabilirsiniz.
Musa Ağacı
Eğer kışın ya da farklı bir tabirle yaprakların yerde olduğu bir vakitte giderseniz çok bir ihtişamı yok maalesef. Yazın daha güzeldir. Bu arada etrafta başka hiçbir şey yok. Yol üstü ise bakılabilir.
St. Simon Manastırı
Biraz sapa bir yerde ama yol kötüdür diye düşünmeyin. Gayet iyi. Bunun sebebi yolun FİBA’nın rüzgâr türbini sahasının içinden geçiyor. Tabii haliyle oldukça rüzgârlı, mutlaka iyi giyinin. Güzel fotoğraflar yakalayabilirsiniz. Müzekart geçerli ama girerken kimse bir şey sormadı.
St. Simon Manastırı Rüzgâr Türbini FİBA MANRES Sahası
***
Bu arada şehirde şehircilik namına hiçbir şey göremiyorsunuz, hem araç hem yaya yolları çok kötü. Burada medeniyet üzerine medeniyet kurulmuşta. 2022 yılındayız yahu! Neden gerinin de gerisine gidiyorsunuz.
Dönüşümüzde uçağımız hava muhalefeti sebebiyle iptal oldu. Buraya kadar her şey gayet güzeldi. İkinci Şubat tatilimiz, ikinci dönüş uçağı iptali. Umarım bu lanet bir sonraki Şubat tatilimizde kırılmış olur.
Hatay’a hoş gittik, hoş geldik, doya doya hatta yuvarlana yuvarlana döndük. Şimdi kiloları verme zamanı!